Otuz Dört

32K 2.6K 1.2K
                                    



"Ulan kokuyor bu."

Kıraç'ın homurdana homurdana yemeğini aldığını görürken, hafifçe sırıttım ve omuzunun yanından kafamı çıkartarak ona baktım.

"Götün mü?" Sırıtarak sorduğum soruyla Kıraç'ın yüzü daha çok buruşurken, dudaklarını araladı.

"Anan kokuyor."

Kaşlarımı kaldırıp indirdim ve kafamı geriye çekerek tabağı yemekhane görevlisine uzattım. Etli bezelye yemeği, pirinç pilavı, yoğurt ve paketli pudinglerden vardı.

Görevli tabağıma yemekleri teker teker koyduktan sonra uzattığı tabağı aldım ve hafifçe burnuma yaklaştırarak derin bir nefes aldım.

Mis gibi bezelye yemeğinin neresini beğenmemişti bu mal? O önde ben arkada bir şekilde bizim timin yanına yürümeye başlarken, diğer timin masasının önünden geçiyorduk.

Bize alaylı bir şekilde baktıklarını gördüğümde onlara göz kırptım ve öpücük attım. "Afiyet olsun uyuyan güzellerim benim."

Dediğim şeyle bizim masadan bir gürültü koparken, sırıtarak sandalyeyi çektim ve tabağını masaya koyduktan sonra sandalyeme yerleştim.

Kıraç'ta tek boş olan yere, benim yanıma geçmişti.

İkimizde duştan geç çıktığımız için yemeğe on dakika kadar gecikmiştik ancak komutanlar olmadığı için sorun yoktu.

"Kokuyor bu ya." Kıraç tekrardan burnunu kırıştırarak yemeğe baktığında, ona doğru döndüm ve bıkkın bir ifadeyle baktım.

"Kokmuyor. Senin götün kokuyor diyorum inanmıyorsun Kıraç." Kıraç kafasını iki yana salladı ve yemeğin içindeki etleri ayırmaya başladı.

Çatalımı kavrayarak etlere batırdığım sırada benimle aynı anda bir kişi daha uzanmıştı etlere. Ağır çekimde elin sahibine döndüğümde, bunun Melih olduğunu gördüm.

Sırıtarak bana bakıyordu.

"Çek lan toynaklarını."

Kaşlarımı çatarak homurdandığımda, kafasını iki yana salladı ve etleri almak için tekrardan uzandı.

Eline vurarak sinirle ona baktığımda, bu sefer o da kaşlarını çatmıştı.

"Benim kocamın onlar, asıl sen çek patilerini pis yosma." Dediği şeyle ağzım açılırken, Kıraç'ın tabağını kavradığını ve etleri Melih'in tabağına koyduğunu gördüm.

Bu seferde gözlerim kısılırken, dargın bir ifadeyle Kıraç'a doğru döndüm.

"Aşk olsun Kıraç, Melih yokken ben senin yataklarını ısıtıyordum ama."

Kıraç gülerek bana döndüğü sırada, gözleri arkama kaydı.

Gülümseyişi dudaklarında donakalırken, bizim timin ayaklandığını görerek bende onlara ayak uydurdum. Tam arkamda Alphan komutan duruyordu çünkü.

"Oturun." Herkes aynı anda yerine oturduğu sırada, yan taraftaki masaya da Kemal komutanın geldiğini gördüm.

Alphan komutan hemen yan tarafıma sandalyesini çektikten sonra, derin bir nefes aldı ve bizimkilere baktı.

"Devam edin."

Herkes sessizlik içerisinde yemeğini yemeğe başlarken, kafamı tabağıma doğru eğdim ve yan gözlerle Alphan'ı incelemeye başladım.

Suratındaki düz ifadeyle yan tarafındaki çatalı kavradı ve yemeğindeki etleri ayırmaya başladı. Etleri bizimkilerden daha fazlaydı.

Yaklaşık bir dakika sonra bütün etleri ayırdıktan sonra, hızla tabağını kavradı ve etleri benim yemeğimin içine koydu.

BORDO | BXBWhere stories live. Discover now