On

50.1K 3.9K 3.3K
                                    




"Nınınınınııııı." Melih Hintli kadınlar gibi ellerini kıvırarak yanımda yürürken, neşeyle mırıldanıyor ve hafif hafif dans ediyordu.

"Awara hoon." Tekrardan ellerini kıvırdı.

"Awara hooooonn." Belini kıvırdı ve birkaç adım önüme geçtikten sonra etrafımda dolaştı ve şarkıyı söylemeye devam etti.

Bugün çarşı izinimiz vardı ve hep beraber çarşıya gidiyorduk. Biraz dolaşıp alışveriş yaptıktan sonra geri dönecektik. Melihte uzun zaman sonra hem çarşıya çıkacağı için, hemde kadın göreceği için mutluydu.

"Ya gardish mein hoon aasmaan ka taara hoooon." Kıvırtarak önüme geçtikten sonra orta parmağını kaldırdı ve kıvırarak alnıma getirdi. Ardından hafifçe sürttü.

Evet, boş zamanlarımızda Melihle beraber hint dizleri izliyorduk. İlk zamanlarda dalga geçmiştim izlediğini görünce, ardından aynı istikrarla dalga geçmek için onunla birlikte izlemeye başlamıştım.

Ancak hayır, hint dizileri acayip sarıyordu arkadaşlar.

Bende ona ayak uydurarak ellerimi kaldırdım ve yüz hizama getirerek kıvırdım. "Aawara hoon."

Melih yanıma geçtiğinde ikimizde aynı anda ellerimizi kaldırdık ve tekrardan aynı hareketlerle kıvırdık. "Aawara hooon."

"Cık cık cık."

Arkamızdan onaylamaz sesler yükselirken, hafifçe arkama döndüm ve bunun Kıraç olduğunu gördüm. İkimize de onaylamaz bakışlar atarken yanımızdan geçti. Aynı zamanda da söyleniyordu. "Gerizekalılar."

Melihle birbirimize baktık ve sırıttık. "Aawara hoonnnnn."

Ardından neşeyle askeriyeden dışarı çıktıktan sonra, timle birlikte çarşıya doğru yola koyulduk. Kıraç ve Yücel önümüzden sohbet ede ede giderken, Melihle ben onların arkasından gidiyorduk.

Diğerleri de arkamızdan geliyordu.

Emre'yle birkaç gündür konuşmuyorduk. O yüzden dün akşam yanına gitmiştim ve sert çıkıştığım için özür dilemiştim.

Bana sorun olmadığını söylemişti. Ancak hal ve hareketlerini aynı şekilde devam ettirmişti.

Bu yüzden bende kendi haline bırakmaya karar vermiştim. Birincisi ortada büyütülecek bir mesele yoktu. İkincisini ise ben gidip özür dilemiştim.

Küslüğü bittiği zaman yanıma gelecekti zaten. Bunu bildiğim için rahattım.

"Aç olan var mı?"

Arkamızdan gelen Berk yüksek sesle konuştuğunda, ilk birkaç saniye kimseden ses çıkmadı. Benimle birlikte herkes aç olup olmadığını düşünüyor olmalıydı.

Sabahtan beri bir şey yemediğim için dudaklarımı araladım ve Berk'e cevap verdim. "Ben açım valla."

Diğerleri de beni onaylarken Berk hepimizin önüne geçti ve gülümsedi. "Bildiğim harika bir kebapçı var, oraya gidelim."

Herkesin ortak fikriyle ve Berk'in yönlendirmesiyle yaklaşık yarım saat sonra kebapçıdaydık. Montumun fermuarını açarak üzerimden çıkarttıktan sonra, oturduğum sandalyenin arkasına astım ve yerime geçtim.

Diğerleri de kendi yerlerine geçtiklerinde garson gülümseyerek yanımıza geldi. "Siparişiniz nedir efendim?"

"Bir Adana kebap bir de kola." Gülümseyerek onu yanıtladığımda bana aynı şekilde karşılık verdi ve siparişi aldı.

O diğerlerinin de siparişini almaya başlarken, gözlerimle mekanı incelemeye başladım. Klasik kebapçıydı. Ancak ocakbaşı gibi değilde restaurant tarzıydı.

BORDO | BXBHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin