On Üç

45.4K 3.4K 1.2K
                                    




Yüzüme gelen buz gibi suyla irkilerek gözlerimi açarken, nefesimin kesilmesiyle ağzımı araladım ve nefes almaya çalıştım.

"Ananı sikeyim!" Melih'in yan tarafımdan bağırma sesi gelirken, sesi boğuk çıkmıştı.

Gözlerimi kapatarak kendime gelmeye çalışırken, kafamı hızla iki yana salladım ve kafamdaki suları biraz olsun gidermeye çalıştım.

"Ne oluyor?" Emre'nin yan tarafımdan sesi gelirken, sonunda kendime gelebildiğimde gözlerim hızla açılmıştı.

Bağlıydım.

Ellerim tavandaki demire kelepçelenmişti ve bedenim yere sarkıyordu. Gözlerimi aşağıya eğerek yere baktığımda, ayaklarımın yere değdiğini gördüm.

Derin bir iç çekerek gözlerimi kapattım ve küfür ettim.

"Orospu çocukları." Ağzımın içerisinde homurdanırken, timdekilerinde küfürler mırıldandığını duyabiliyordum.

"Neredeyiz ulan biz?" Berk'in sızlanmasıyla çok geçmeden Kıraç'tan cevap geldi.

"Ananın amında." Sinirliydi ve bu sesinden bile belli oluyordu. "Görmüyor musun ulan, bağlıyız işte." Kafamı yan tarafıma çevirdim ve sıra sıra dizilip tavana kelepçelenmiş arkadaşlarıma baktım.

Sol tarafımda da Emre vardı. İkinci sırada ise ben.

Hiçbir şey demeden bu seferde kafamı Emre'nin olduğu tarafa çevirdiğimde, boş boş yere baktığını gördüm. Bu hali beni endişelendirirken, dudaklarımı araladım.

"Emre, iyi misin?"

Sesimi duyunca kafasını kaldırdı ve bana baktı. Birkaç saniye gözleri yüzümü tararken, bana cevap vermek için dudaklarını araladı.

"Ben iyiyim, sen iyi misin asıl?"

Kollarım acıyordu ancak onun dışında bir problem yoktu. Onu onaylamak için kafamı salladım ve gözlerimi yumdum.

Kim bilir ne kadar süredir burada kelepçeli bir şekilde baygındık. Kollarımdaki acımaya bakılırsa, uzun bir süre olmuştu.

Biz böyle kara kara kurtuluş yollarını düşünürken, karşımızdan gelen sesle hepimiz kafamızı kaldırdık ve o tarafa baktık.

"Uyandınız mı lan pezevenkler?"

Duyduğum alaylı sesle dişlerimi sıkarken, karşıdaki kişinin karanlıktan çıkıp ışığın altına yürümesini izledim.

"Orospu çocuğu!" Timdeki birkaç kişi kendine hakim olamayarak küfür ederken, adamı incelemeye başladım.

Baştan aşağıya simsiyahtı. Kafasında tanınmamak için kar maskesi vardı. Hatta ellerinin gözükmemesi için eldiven bile giymişti.

"Ayıp ama, çok kırıldım ben şimdi anneme küfür etmenize."

Sesini hüzünlü bir tona büründüğünde, dişlerimi daha fazla sıktım ve kelepçeli ellerimi yumruk haline getirdim.

Bu orospu çoçuğunu tanınıyordum ancak saniyesinde benim nefretimi kuvvetli bir şekilde kazanmıştı.

"Bence senin kalbini kırmanın bir cezası olmalı." Arkadan biri daha gelirken, gözlerimi kıstım ve yeni gelen kişiyi incelemeye başladım.

Az önceki adama kıyasla daha kalıplıydı.

"Sence ne cezası vermeliyim?" Kalıplı olan güldü ve düşünüyormuş gibi işaret parmağını çenesine yasladı.

"Bence."

Arkaya doğru gitti ve beyzbol sopası gibi kalınca bir sopa alarak yavaşça önümüze doğru yürüdü. Ardından sırıtarak sopayı kaldırdı ve dudaklarını araladı.

BORDO | BXBWhere stories live. Discover now