Gözlerim hissettiğim şaşkınlıktan dolayı kocaman olurken, ellerimi anında Alphan'ın omuzlarına koydum ve hafifçe geriye çekilerek alık alık ona bakmaya başladım.
"Sen ne yaptın?" Dudaklarım hafifçe aralık bir şekilde ona bakmaya devam ettim.
Hafifçe sırıttı ve dudağını yaladı. Ardından bana cevap verdi. "Öptüm."
Parmaklarımla dudaklarımı örttüm ve şaşkınlık dolu bir ses çıkarttım. "Ne yaptın?"
Kaşları çatılırken, ellerini yatağın kenarlarına koydu ve hafifçe doğruldu. Ardından birkaç saniye şaşkınlık dolu yüz ifademi izledikten sonra, dudaklarını araladı.
"Öptüm dedim ya lan."
Bu seferde sinirle homurdandığında, güldüm ve tekrardan şaşkınlık dolu bir ses çıkarttım. "Flört etmeyi bile bilmeyen Alphan beni öptü, inanmıyorum."
Alphan anında onunla dalga geçtiğimi anlayarak derin bir nefes verirken, gözlerini kısarak bana bakmaya başladı.
"Sen son zamanlarda beni çok taşşağa alır oldun Alaz."
Sesindeki uyarıyı ciddiye bile almazken, hafifçe onun yanına doğru kaydım ve üzerine doğru eğilerek avucumu yanağına koydum.
Ardından gözlerinin içine dikkatle baktım. "Şaka bir yana, beni çok korkuttun Alphan."
Ciddiyetle kurduğum cümleyle Alphan'da saniyeler içerisinde ciddileşirken, derin bir nefes aldı ve yanağını avucuma daha çok yasladı.
"Seni korkutmak istemezdim, üzgünüm."
Üzgünlüğünü içten bir şekilde belirttiğinde, derin bir nefes aldım ve dudaklarımı alnına bastırdım.
Ardından yavaş hareketlerle yanından kalktım ve ayağa dikilerek ona baktım.
"Sana sandviç yapmıştım ancak çorba yapsam daha iyi olur gibi. O yüzden ben mutfakta çorba yaparken sen burada dinlenen tamam mı?"
Kaşlarını kaldırarak bana baktı. "Niyeymiş o?"
Bu seferde ben kaşlarımı çatarak ona bakmaya başladım. "Tavuk gibi deşildin lan, niyesi mi var?" Homurdanarak söylendiğimde Alphan'ın hafifçe sırıttığını gördüm.
"Yani öyle demeyelim de, ufak bir dokundurdular diyelim. Ayrıca kalkabilirim."
Israr edercesine suratıma baktığında, kafamı iki yana sallayarak kesinlikle buna izin vermeyeceğimi belirttim.
Alphan'ın yüzü ifadesiz bir hal alırken, kafasını sallayarak üfledi ve başını yastığa koydu.
Birkaç saniye daha ona bakarak iyi olduğuna kanaat getirdiğimde, odasından çıkarak koridorda yürümeye başladım.
Birkaç saniye sonra salona vardığımda, tezgahın arka tarafına geçerek buzdolabının yanına yürüdüm ve kapağını açtım.
Nasıl bir çorba yapmalıydım?
Aklıma işkembe gelirken, pis pis sırıttım ve gözlerimi kapattım. Bir nevi flörtleşme yolumuz gibi bir şey olmuştu işkembe çorbası.
"Alphan!" Sesimi yükselterek ona seslendiğimde, cevabı çok gecikmeden geldi.
"Ne var?!" Kibarlığına karşı gözlerimi devirirken, derin bir nefes aldım.
"Arabaşı içer misin?"
Birkaç saniye sessizlik oluşurken, düşündüğünü anlayarak boş boş buz dolabına bakmaya devam ettim.
"İçerim!"
