kendi dünyamız

2.1K 100 264
                                    

Vegas

Pete'i 2 aydır görmüyordum. Kokusunu, komik surat ifadelerini, sıcaklığını özlemiştim. Ondan bu kadar ayrı kalacağımı düşünmemiştim hiç. Bana olan kızgınlığı bir kaç gün sürer sanmıştım ama bu defa bana kırgındı. Beni deli gibi kıskanan adam, beni özgür bıraktı, hayatıma başkalarını almamın onun için fark etmeyeceğini söyledi. Bu defa ciddiydi.

İlk önce beni sattığını düşündüm ama sonra onun asla beni satmayacağına emin oldum. O bana aşıktı, beni sevdiğini defalarca söyledi. Benden karşılık alamasa da sevdiğini söylemekten asla vazgeçmedi. Böyle büyük bir aşkla seven biri nasıl ihanet edebilir ki?

Şimdi onsuz geçirdiğim 2. ayıma giriyordum. Defalarca evinin önünde bekledim ama gelmedi. Evden hiç çıkmıyordu. Bir anlık onun başına kötü bir şey geldiğini sandım ama adamlarım onu sadece bir kere pencerede görmüştüler. Bana neden göstermedin kendini? Tanrı da bana kızmış olmalıydı.

Ofisimde oturmuş onunla olan fotoğraflara bakıyordum. Yüzünün bazı yerlerinde olan küçük benlerini bile özlemiştim.
Onun resimleriyle hayallere dalmışken sekreterim odama geldi.
"Efendim, Raul bey geldi. Sizinle konuşmak istiyor"
Sanki kadın Raul'muş gibi yüzüne öfkeyle baktım. Babası 1 ay önce öldü ve fazla yas tutmadan hemen yerine geçti. Onu görünce öldürmemek için kendimi zor tutuyordum. Pete'e yaptıkları aklıma gelince kendime hakim olamıyordum. Ben arkalarından tuvalete gitmeseydim, Pete'e neler yapardı düşünemiyorum bile.

"Efendim, ne söyleyeyim?" diye sordu Lida. Ben eskilere dalmışken, kadın benden cevap bekliyordu.
"Gelsin" dedim kısaca. Gelsin, bakalım ne söyleyecek.
Lida gidince Raul hemen odama girdi.

"Merhaba, Vegas " dedi elini uzatıp tokalaşmak isterken. Babası bile 'bey' diye hitap ederdi bana. Dişlerimi sıkarak cahilliğini toyluğuna verdim.

"Geç otur" dedim masamın önündeki koltuğu göstererek. Havada kalmış elini indirerek, kendini bozuntuya vermeden koltuğa oturdu.
"Gelişimi merak ediyorsundur" dedi arsızca. Konuştukça boğazını sıkmak istedim.
"Söylersen iyi olur, çünkü gördüğün üzere çalışıyorum"
"Seni fazla meşgul etmeyeceğim. Senden bir isteğim var. O kadar da önemli bir şey değil. Bunu sana telefonda da söyleye bilirdim aslında ama yanına gelerek konuşmak daha uygun olur diye düşündüm"

"Söyle bakalım" dedim kaşlarımı çatarak. Dün bir bu gün iki şimdiden bana istekle geliyor. Bakalım hangi projeleri isteyecek. İlk başlayanlar hep hevesli olurlar, daha fazla kazanmak isterler ama işin zorluğunu görünce geri çekilirler.

"Sen Kont'un ailesine savaş açtın ve bunun ne demek olduğunu hepimiz biliyoruz. O ailede sağ kalacak kimse olmayacak. Ama senden bir ricam var. Pete'i bana ver"
Kulaklarımda çınlama sesi oluşmaya başlayınca, ellerimin içi karıncalanmaya başladı. Benim Pete'im mi? Benim Pete'imden bahsediyoruz di mi?
"Ne diyorsun lan ?" dedim bağırarak.
Raul önce şaşırdı ama sonra kendini toparlayıp "küçücük çocuğun senin için sorun olmayacağını düşünmüştüm" dedi arsızca.

"İnsan pazarlığı mı yapıyoruz biz? Sen ne konuşuyorsun?" diye bağırmaya devam ettim.
"Zaten öldüreceksin değil mi? Yemin ederim onu gördüğüm günden hep onu istiyorum. Onu ne kadar arzuladığımı bilemezsin. Onu düşünerek kendimi tatmin ettim ama artık gerçeğini yaşamak istiyorum. Bana ver onu, biraz hevesimi alıp sonra öldürürüm"

Raul konuştukça ayağa kalktım ve tam karşısında durdum. Koltuğuna doğru kendini iten adamın yakasından tutup ayağa kaldırdım.
"Sen Pete'i düşünerek kendini tatmin ettin öyle mi?" diye sordum ağzını patlatmadan önce.
Yere düşen Raul kalkarak yüzüme baktı. Yaptığıma anlam veremiyordu.
"İlk önce beni dövdüğünde sana hak verdim. Toplantı zamanı ortaklarımızın oğluyla oynaşmamım doğru olmadığını düşündüm ama şimdi haddini aştın. Ben istersem onu evinden de çekip çıkartırım. Sadece sana olan saygımdan dolayı senden izin almak istedim"

VegasPete (Firstlove)Where stories live. Discover now