33.BÖLÜM - MECRUH

Começar do início
                                    

Denizin içinde eteklerimde akmakta olan kanı da peşimden sürüyerek ilerlemeye devam ettim. Gökyüzü bir girdap gibi dönmeye başlamış dengemi kaybettiğim esnada beni içine almıştı. Puslu grinin içinde hiç var olmamış gibi sessiz sedasız kayboldum.


İçimde beni hapsetmekte olan büyük bir ağırlık ve duyumsadığım şiddetli acıyla kendime gelirken nerede olduğumu, uzaklardan geldiğini tahmin ettiğim uğultunun beni rahatsız edecek bir şekilde kulağıma çalınmasıyla neler olduğunu anlamaya çalışıyordum.

"Karaca'nın oraya gitmesinin hesabını vereceksiniz! "Uğultular artık zihnim kendine gelmeye başladıkça açık seçik anlam vereceğim cümlelere dönüşmüş Kamer'in bariton sesi bir balyoz etkisiyle zihnime çarptığında üzerine kurşun döküldüğünden emin olduğum göz kapaklarımı açmaya çalışmıştım.

"Dur bakalım orada delikanlı! "Peder'in öfkeli sesi içimdeki ağırlığı arttırırken konuşmaya devam etti "sen Karaca'dan her şeyi saklamasaydın bugün burada olmazdık "Peder'in yerli yerinde kurduğu cümle ortama buz gibi bir sessizlik yayarken tekrar gözlerimi açmayı denedim. Işık kirpiklerimin arasından sızarak bir bıçak gibi gözlerime saplandığında yüzümü buruşturdum.

"Bana ne- "Kamer'in öfkeli sesi heyecanlı bir haykırışla kesildi.

"Karaca uyanıyor! "Işığa alışmak için gözlerimi sıklıkla kapatıp açıyor bir yandan göğsümde koca bir taş oturmuş gibi ağırlığı ve neredeyse boğazıma dayanan kuvvetli acıyı yok saymaya çalışıyordum.

"Sonunda "nihayet tavanda yanmakta olan sarı ışığa bakabilecek noktaya geldiğimde Kamer'in rahatlamış bir şekilde nefes vererek yanıma gelmekte olduğunu işittim. Kuzguni gözleri gözlerimi bulduğunda içindeki o endişeli puslu gri bana Mustafa Taşkıran'ı gördüğüm rüyamı hatırlatmış bakışlarındaki buğuyu büyük bir istekle parçalayıp orada bizi var etmek istemiştim.

"Doktora haber vereyim "Saldıray da mı buradaydı? Odada kimlerin olduğunu görmek için doğrulmaya çalıştığım esnada Başak bana engel olmuş akabinde açılan kapıdan içeri konuşmalardan anladığım kadarıyla doktor ve Eskef girmişti. Peder, Eskef ve Saldıray'ın burada ne işi vardı? Kendilerini ifşa mı etmişlerdi?

"Kendinizi nasıl hissediyorsunuz Karaca Hanım? "Başucumda dikilmekte olan doktorun sorusuna yarım ağızla cevap verirken neden burada olduğumu, göğsümdeki yarayı nasıl aldığımı hatırlamıştım. Doktor kontrolümü yaptıktan sonra sağ göğsümün üstündeki kurşunu başarıyla çıkardıklarını, hiçbir sorun teşkil etmeyeceğini, protein ağırlıklı beslenmem gerektiğini ve pansuman hakkında bilgiler verip durumumun iyi seyrettiğini ve böyle devam ederse yakın bir zamanda taburcu olabileceğimi söylemişti.

Doktorun yanında gelen hemşire koluma takılı serum olduğunu düşündüğüm sıvıya ilaç enjekte etmiş ardından geçmiş olsun dileklerini ileterek odadan çıkmışlardı. Kapının kapanmasıyla odaya çöken sessizlik sinirlerimin gerilmesine neden olurken biraz oturmak istediğimi söylemiş Başak ve Kamer'in yardımıyla yatakta oturabileceğim bir pozisyona gelmiştim.

Hastane odamda üzerinde yatmakta olduğum bir yatak hemen yanımda ise serumun takılı olduğu askı vardı. Yatağın karşısında tekli bir koltuk dışında oda tamamen boştu. Peder ve Eskef hemen kapının yanında dururken Saldıray onların tam karşısında, Başak hemen başucumda sol tarafta Kamer ise sağ tarafımda duruyordu. Bir arada olmaması gereken bütün herkes bir hastane odasında bir aradaydı.

"Nasılsın kızım? "Peder'in yumuşak sesine karşın ona bakarak hafifçe tebessüm ettim. Epeyce yorgun ve uykusuz görünüyordu. Eskef ile anlaşmış gibi baştan aşağı siyah giyinmişler Peder'in tek farkı uzun sakalında kendini gösteren araya serpilmiş beyazlarıydı.

YORGUNOnde as histórias ganham vida. Descobre agora