" Tekin git şuna bir şeyler getir..Patron gelen kadar kafamızı dinleriz en azından " dedi yanındaki adama. Sırıtıp adama göz kırptım' la havle Yarabbi' deyip sandalyeye oturdu.

Az sonra Tekin elinde bir tepsiyle odaya girdi. Tepsiyi bana uzatıp kendi yerine konumlandı. Tepside iki tane poğaça, iki dilim peynir bide çay vardı. Poğaçaların içini açıp neyli olduklarına baktım. İkiside patatesliydi. Severim.

" Bunlar kalmış idare et " Tekin'in sözleriyle dolu ağzımla ona döndüm.

" Kesene bereket reis " deyip çayımdan bir yudum aldım. Adını bilmediğim diğer adam' inşallah boğazında kalırda ölürsün' der gibi bakıyordu.

" Patronun kesesine bereket " dedi bana bakmadan.

İyi ya onun kesesine bereket olsun..

__
__

" Off patladım sıkıntıdan ne zaman gelecek bu Patronunuz? "

" Seninde patronun! " Dedi Tekin düzeltir gibi. Gözlerini dikmiş bana bakıyordu.

" Senin adın ne? " diye sordum diğer adama. Yakamdan tutup sehpaya fırlatan ve sehpayı sırtımda kıran adama!

Sırtım acıyordu amına koyayım...

Adam bıkmış bakışlarını bana çevirip
" Zafer " dedi. Muhtemelen bir an önce susmam için cevap veriyordu.

" Şahin midir atmaca mıdır her neyse ne zaman gelir? " Dedim.

Zafer " Patron gelince de aynen böyle konuş onunla tamam mı senden rica ediyorum " deyip çayını yudumladı.

" Ne zaman gelmek isterse " dedi Tekin. Allah Allah o da neymiş öyle?

" Sen ve senin bu patron aşkın " dedim Tekin'e ellerimi bedenime sararak. Öfkeli gözlerle öylece bana bakıyordu.Tekin gerçekten o adama çok sadık gibiydi. Hakkında kötü bir şey söyletmiyor ya da söylemiyordu. Garip!

Ben Tekin'le uğraşırken bulunduğumuz odadın kapısı açıldı.
Tekin'le Zafer gibi bir adam kapıyı sonuna kadar açıp kafasını yere eğmişti.

Zaferle Tekin'e baktığımda ikisi de ayağa kalkmış takım elbiselerini düzeltiyorlardı.

Az sonra bir ayakkabı sesi duyuldu. Sesi gittikçe yaklaşıyor ve artıyordu. Adamın açtığı kapının önünde beliren adamla ağzım şokla açıldı.

Kestane rengi dağınıkmış gibi duran saçları, koyu kahverengi gözleri vardı.
Ayrıca benden baya bir uzun olduğu kesindi. Üzerinde gri bir boğazlı kazak vardı ve kazağın kolları dirseklere kadar sıyrıktı. Kollarındaki damarlar gözüme girmek ister gibiydi. Altında siyah bir kot pantolon vardı.

Şuana kadar her şey çok güzeldi ta ki adamın elindeki uzun zinciri görene kadar.

Gözleri beni bulduğunda sırıttım.
Acının tatlı tebessümüydü bu. Çünkü adamın bakışlarının sertliği insana kalp krizi geçirtecek türdendi.

" Maşallah patronda patronmuş yani "
Dediğimde Zafer kenardan bana 'sus' işareti yapıyordu.

Adam elindeki zinciri sürüyerek önüme geldiğinde kafamı kaldırıp koltukta dik bir şekilde oturdum.

" Adın? " Sert sesiyle sorduğu soruya karşı gülmemi engellemeye çalıştım.

Aklıma bir şey gelmişti.

Koltuktan kalkıp yüzüne baktım.
Vay be ne yakışıklı bir adam!

" Benim adım Batı
Boyum 1.74
Kilom 62
Gözlerimin rengini bilmiyorum
Müzik dinlemeyi severim "

Cümlem bitince asker selamı verip gülümsedim. Gözlerini kısıp sözlerimi dikkatle dinlemiş ardından elindeki zinciri sıkıca boynuma dolayıp kendine çekmişti. Oturduğum koltuktan havalanırken parmak uçlarında yükselmiştim.

" Oha nefes- nefes alamıyorum"

" SEN BENİMLE DALGA MI GEÇİYORSUN LAN?  " Adeta gürleyerek sorduğu soruya cevap verecek durumum yoktu şuan.
Ayrıca bilgilerimi doğru vermiştim sadece göz rengim Ela idi.

" Patron çocuk ölecek! " dedi Zafer endişeyle. Adamın yanına gelip koluna dokundu. Sanki kendisini farketmesini sağlamaya çalışır gibi.

Nefessizlikten adeta morarmışken boynumdaki zinciri gevşetti. Derin bir nefes alıp bir kaç adım geri gittim. Öksürüklerimin arasından adama baktım. Tek bir yanlış yapmamı bekliyormuş gibiydi. Her an üstüme atlayacak gibi duruyordu.

" Ameliyatlı yerim ama ya " diye mırıldandım. Zafer duymuş olacak ki gözlerini açmış hayretle bana bakıyordu.

Adam bizden uzaktaki koltuğa geçerken Zafer kulağıma eğildi.
" Hâlâ şaklabanlık peşindesin.. Ruh hastası mısın oğlum sen? " Dedi şaşırmış bir ses tonuyla.
" Ucuz yırttın...Patronun elinde kalırsın böyle gidersen "

Şahin otoriter bir şekilde koltuğunda bacak bacak üstüne atarken gözleri benim üzerimde dolaşıyordu.

Hangi tımarhaneden kaçtığımı düşünüyor olabilirdi. Genelde insanlar hakkımda böyle düşünürdü.Evet bu mümkündü.

Altımda yer yer yırtıkları olan bir siyah kot pantolon, üzerimde ondan da beter sağ omuzumdan başlayıp çarpraz bir şekilde göbeğime kadar inen yırtık bir beyaz tişört vardı.

Buraya gelmeden üç önce bir grup laf atınca onlarla kavgaya tutuşmuştum. Yedi sekiz kişi beni bir temiz dövmüştü. O yüzden bu haldeydi üstüm. Yüzümdeki yaralar tamamen geçmişti de üstüme giymeye başka kıyafetim olmadığından mecbur böyle kalmıştım.

Ben sokaklarda yaşıyordum. Annem babam yada kardeşim yoktu. Onları hiç görmemiştim. Gözümü dünyaya açtım açalı sokaklardaydım.

" Sen benim adamım değilsin..Burdaki kişilerle kendini sakın bir tutma! "

Şahin'in konusmasıyla bakışlarımı ona çevirdim.

" Sen ben ne dersem onu yapacak bir kölesin sadece! " Sesi iğreniyormuş gibi çıkıyordu.

" Bana böyle bir bilgi verilmedi " dedim. Şahin tek kaşını kaldırıp
" İş! " Dedi. " Kabul ettiğin iş bu! "

Hay ananı avradını ya iş dedikleri bu muymuş amına koyayım. Her dediklerini yapacak eğitimli köpek miydim ben.

Başka çarem yoktu mecbur kabul edecektim.

" İyi tamam kabul ettim zaten başka çarem yok " dedim umursamazca omuz silktim.

Şahin oturduğu yerden öne doğru eğilip kollarını dizlerine koydu. Koyu kahverengi gözlerini Ela'larıma kitledi.
"İyi..." deyip tehlikeli bir şekilde gülümsedi.

" İşe beni tatmin etmekle başla o halde!"


Bölüm Sonu

Yeni kurgu heyecanııı 🤭😥














PALYAÇO  [GAY] Where stories live. Discover now