52

1.3K 129 157
                                    


Her şey Axel'in dediği gibi olmuş, Samet'i holün ortasında, tam da Axel'i gördüğü yerde öylece duruyorken bulmuştuk. Hayalet görmüşten farkı yoktu, elinde etlerle donakalmış vaziyette duruyordu.

Boş bakışları ile gözlerini tam karşıya dikerek ayakta dikilirken, gerçekten cin görmüş olabileceğini düşünerek odasına götürüp yatırmıştık. Muhtemelen başına güneş geçmişti ve Yoongi'nin saçlarını okşayarak mayıştırması da eklenince hızlıca uykuya dalmıştı bebek keko. Umuyorduk ki uyandığında kendine gelmiş olurdu.

Bahçeye geri döndüğümüzde, Yoongi işine kaldığı yerden devam ederken Axel ve ben de masayı kurmuş, etin yanına yakışacak birkaç salata ve meze hazırlamıştık.

Bahçedeki ağaçların altına kurduğumuz masada oturup, Yoongi'nin pişirdiği etleri yerken Axel'in deyimiyle bıcır bıcır konuşuyor olmamdan dolayı etleri değil beni yemeye koyulmuştu. Yoongi ise ilişkimizin başlarında bu dokunuşlardan rahatsız olsa da şimdilerde iyice alışmış görünüyordu. O da iyice sevmeye başlamıştı Axel'i, yani sanırım.

Kıkırdayarak yanaklarımı Axel'in kocaman ellerinden kurtulmaya çalışırken birkaç saniye sessizlik oluşmuştu ortamda. Bu sessizliğin sebebi ise Samet'in uykulu gözlerle bahçeye girmesiydi. Ayaklarını çimenlere sürüyerek küçük adımlarla yanımıza geldi ve Yoongi'nin kucağına oturup başını omzuna yasladı.

"Abi." Dedi mırıltı gibi bir sesle, bir yandan da gözünü ovuşturuyordu. "Öyle bir rüya gördüm ki inanamazsın. Yengem valide sultan olmuş, kellemizi almak için ferman yolluyordu ağalarla. Bu Axel denyosu bile vardı Kuran'ıma!"

Sonlara doğru yükselen sesiyle hızlı hızlı konuşurken bir anda durdu ve Axel'e baktı garip garip.
"Senin ne işin var la burada? Uyanamadım mı la ben daha? Allahım n'oluyo ya!" Diyerek kendini tokatlamaya başladığında, kahkaha atmamak için elimi ağzıma kapattım. Axel'e gelmesi için mesajlar atan kendisi değilmiş gibi burada oluşunu sorgulaması tam da Samet'ten beklenecek bir hareketti zaten.

Yoongi ellerini tutup kucağına koydu ve biraz şaşkınlık, biraz da korku dolu bakışlarıyla etrafına bakınan Samet'in başını tekrar omzuna doğru çekti ve alnından öptü.
"Bebek misin lan sen?" Dedi dişlerini sıkarak. "Bebek, yemin ederim bebek bu. Benim bebeğim hem de."

Bu sefer eğilip boynundan öptüğünde, dudaklarım büzülmüştü. Kıskanmıştım işte, ben de istiyordum! Bu bebek keko bile nasibini alırken ben, sevgilimle rahat rahat öpüşüp koklaşamıyordum, mobese Samet'in rahat bıraktığı tek bir an yoktu ki. İsyan edecektim en sonunda. Yeter ulan diye bağıracaktım.

"Sen harbi burada mısın lan? Yoksa ben hala rüyada mıyım?"

Axel, bakışlarını hepimizin üzerinde dolandırdı ve ağzındaki lokmayı yutup Samet'e döndü ciddiyetle.
"Şu an derin bir uykudasın. Rüyalar alemine hoş geldin." Dedi sesini hafifçe kalınlaştırıp. Yavaş ve sakince konuşarak kendince ruhani bir ses çıkarmaya çalışıyordu.

Gülmek istesem de Samet'in ciddi ve biraz da sert bir ifadeyle Axel'e baktığını görmemle alt dudağımı ısırarak kendimi dizginledim. Birkaç saat önceki o masum, itaatkar Samet'le şimdiki Samet'in arasında dağlar kadar fark vardı ve ben canımı seviyordum.

"Sen büyüdün de espri mi yapıyorsun lan, anten?" Dedi sinir olduğu her halinden belli olan bir ifadeyle. "Gel dedik diye hemen de gelmene gerek yoktu, ayıp olmasın diye insanlık yapıp davet ettik ama sen de dünden meraklıymışsın amına koyayım. Bravo yani."

"Ayıp olmasın diye he?" Dedi Axel alayla. O da sinir olmuştu muhtemelen Samet'in bu tavrına. Yani olayları bilmiyor olsam ve yaklaşık üç bin beş yüz yetmiş altı kez beni bahane ederek "Gel." Diye mesaj attığını görmesem inanırdım Samet'e, öyle bir ciddiyetle konuşuyordu yani.

DAEGU KEKOSU - SOPEWhere stories live. Discover now