28

1.8K 194 156
                                    

Sabah alarm olmadan, yalnızca odaya vuran güneş ışığının sayesinde uyanmıştım. Ortalık çok sessizdi. Odada bir göz gezdirdiğimde sebebini kolayca anlamıştım. Samet ve Axel uyuyordu.

Yoongi'nin yatağı boştu ve kahve kokusu geliyordu. Muhtemelen mutfaktaydı ya da kahvesini yapıp dışarı çıkmış olabilirdi çünkü hiç ses gelmiyordu.

Gerinerek yataktan kalktım ve kuzulu pijamama bir bakış attım. Çok tatlıydı çıkarmak istemiyordum. Boş verip, boy aynasının karşısına geçtim ve dağılan saçlarımı düzelttim. O sırada aynanın kenarına astığım çiçek tacı çarpmıştı gözüme. Yüzümde istemsizce bir gülümseme belirirken, alıp kafama taktım. Rengarenk çiçekler, sarı saçlarımla uyumluydu, çok zarif görünüyordu.

Gülümsemem git gide daha da büyürken aynadaki yansımamı izleyerek çiçekleri okşamaya başladım. Yoongi yapmıştı, benim için.

Tacı çıkarıp tekrar yerine astım ve çıplak ayaklarımı yere sürerek, kattaki banyoda işlerimi hallettim.

Banyodan çıktıktan sonra merdivenleri inerken duyduğum seslerle, adım atmak için kaldırdığım ayağım havada kalmıştı.
"One Direction gel yanıma-a. Taylor Swift'i unutma-a."

Gülmemek için dudaklarımı dişleyip, korkuluğa tutunarak hafifçe aşağı doğru sarktım. Mutfağın, merdivenin hemen altında olması sayesinde Yoongi'yi net bir şekilde görebiliyordum. Kendine kahve yapıyor, bir yandan da saçma sapan bir şarkı mırıldanıyordu.

"Öldüreceğim zaten onu da. Harry bizim anlasana." Parmaklarını şarkıya göre bir ritimle tezgaha vurarak söylemeye devam etti.

"Eleanor yeme parayı-ığ. Louis bir banka mı-ığ? Taylor hamile kaldı mı? Louis buna çok şaşırdı. Herkes kafasına göre takıldı, bizi düşünen hiç olmadı. Yastığa kapanıp ağladık, karaları bağladık."

Kendimi tutamayıp kahkaha attığımda, hızla kafasını kaldırıp bana baktı şaşkın şaşkın.
"Ne yapıyorsun lan tepemde?" Dedi kaşları çatık bir şekilde. "Cin gibi durmuş bekliyor Allahsız sincap!"

Merdivenlerden yavaşça inip, ada tezgahına kalçamı yasladım ve kollarımı göğsümde bağladım.
"Çok tatlı görünüyordun, bozmak istemedim."

"Yaa." Dedi tek kaşını kaldırıp, çapkın bir gülümsemeyle ve yanıma adımladı yavaş yavaş. "Çok mu tatlı görünüyordum?"

Oldukça yakın bir şekilde karşımda durduğunda, yüzümdeki alaylı ifadeyi silmeden baktım ona. Şu an tatlı değil, fazlasıyla seksi görünüyordu.
"Hoşuna mı gitti?"

"Çok." Dedi baygın bakışlarıyla beni baştan aşağı süzerek. "Seninle ilgili her şey çok hoşuma gidiyor, biliyor musun?"

Utançla gözlerimi kaçırınca gülmüş ve daha da yaklaşmıştı yüzüme doğru.
"Alayım mı sabah öpücüğümü? Yoksa kendime gelemem bak."

"Al hadi, acıdım."
Son zamanlardaki davranışlarımı ben bile algılamakta zorlanıyorken Yoongi'nin, şaşkın şaşkın bakmasını gayet haklı buluyordum. Koyvermiştim işte, ne olacaksa olsun diye düşünüyordum.

"Allahsız seni." Dedi dişlerini sıkarak. Yine başlıyordu böyle konuşmaya ve beni ne hale getirdiğinden haberi bile yoktu.

İşaret parmağıyla, gözlerime düşen sarı tutamları geriye doğru itti ve avucunu yanağıma yasladı. Kocaman eli, yüzümü kaplayacak kadar büyüktü neredeyse ve sıcacıktı.

Soluklarımın git gide daha da hızlanmasını engelleyemiyorken, hafifçe kıvrılmış dudaklarıyla yaklaştı. Dudağımın kenarındaki baskıyı hissettiğimde, göz kapaklarım ağırlaşmış ve anında kapanmıştı. Tişörtünün eteklerini, terleyen avuç içlerime hapsedip sıktım heyecanla. Dudaklarını hareketlendirdi ve daha ıslak bir öpücük bıraktı bu sefer ve baygın bakışlarıyla ayırdı dudaklarını.

DAEGU KEKOSU - SOPEWhere stories live. Discover now