26

1.7K 185 286
                                    

Yoongi ile göl kenarına gittiğimizde, Samet ve Axel, asla birbirleriyle muhatap olmadan oturuyordu. Bizi gördüklerinde yüzleri biraz da olsa gülse de, soğuk rüzgarlar esiyordu sanki ortamda.

Samet, ateşi yakmaya çalışırken Yoongi ve Axel de çıra gibi yakacak bir şeyler aramaya gitmişti. Ben de marketten aldıklarımızı poşetlerinden çıkarıyor, pişirilecek olanları ayarlıyordum.

Yaklaşık on dakika sonra ağaçların arasından birkaç hışırtı gelmiş, Axel ve Yoongi, ellerinde çıralarla görünmüştü.

"Yakabildin mi, yavrum?" Dedi Yoongi, elindekileri yere bırakıp, Axel'in tuttuğu çıraları alırken.

"Tom Vincent gibiyim maşallah, yanıyor. Kömürü iyi akıl etmişsin."

"Ne sandın lan? Karşında yılların közcüsü duruyor, lale." Dedi kendinden emin bir tavırla ve bana bakıp göz kırptı, çok şapşaldı.

Samet, Yoongi'ye bakıp sırıttıktan sonra bana bir bakış attı. "Aynen kardeşim, yengem kurudu. Biraz da onu yelle hadi."

Yoongi, Samet'in ensesine vurdu gülerek ve yanıma geldi. Yerdeki kamp sandalyesini açıp oturdu.
"Sen ne yaptın bakalım? Özledin mi beni haşin erkek?"

"Çok özledim, biraz daha gelmesen ölecektim özlemimden yani öyle bir şey."

Yan bir gülümsemeyle yanağımdan makas aldı.
"Yesinler."

"Yesinler." Dedim onun gibi alaylı bir şekilde ama anında kaşları çatılmıştı.

"Hayırdır lan, kim yiyor benim Allahsız'ımı? Kurşuna dizerim kitabıma." Dedi sinirle.

Göz devirip, közlenmiş patlıcan kavanozunu açmaya çalıştım.
"Açıldı yine keko modun."

Açmak için cebelleştiğim kavanozu kapıp, hiç zorlanmadan açarken mırıldanıyordu.
"Sana göre bir keko olabilirim ama tanrıya göre aşkını koruyan bir ninjayım."

Gururlu bir şekilde konuşmasıyla tıslar gibi gülüp omzuna vurdum.
"Salak!"

Bacak bacak üstüne atıp, tesbihini çevirdi. "Senin salağın."

Oflayarak güldüm aynı onun gibi ve işime geri döndüm. O da soslanmış tavuk paketini sallıyordu.
"Hazır mı ateş, aslanım?"

"Hazır, abi. Atabiliriz etleri."

"Abisinin gülüüü!" Diyerek, elindeki etlerle ayaklandı ve ateşi harlayan kekonun yanına gitti.

Axel, ıslak ellerini üstüne sürerek, Yoongi'nin kalktığı yere oturmuş ve yorgun bir mırıltı çıkarmıştı.
"Tam şu an atlayasım var şu suya."

Hava git gide daha da kararıyordu. Karanlıkta suya girmek ürpertici görünse de, benim de bir yanım deli gibi istiyordu.

Axel, evden getirdikleri poşetlerden iki bira çıkarıp uzattığında, itiraz etmeden aldım. Bu sefer sarhoş olmaya hiç niyetim yoktu ama birkaç biradan zarar gelmeyeceğini biliyordum.

"Ooh! Şimdiden başlamışız." Dedi Samet, mangaldaki etleri çevirirken. Bir yandan da Axel'e uyuz olduğunu belli eden bakışlar atıyordu.

"Boş duranı Allah sevmezmiş, canım."

Axel'in sinir bozucu bir ses tonuyla konuşması beni güldürürken, Samet yine homurdanıyordu. Yoongi ve ben bile arada bir iyi anlaşmayı başarabiliyorduk ama bu iki manyak bir türlü rahat durmuyor, bakışlarıyla bile kavga ediyordu.

Bir süre sonra hazır tabaklar önümüze gelmişti. Ben de yaptığım salatayı herkesin tabağına bölüştürmüş ve içecekleri ayarlamaya başlamıştım.
"Yoongi."

DAEGU KEKOSU - SOPEHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin