48

1K 131 106
                                    

"Teravihe diye çıkıp sana gelesim var, Allahsız."

Axel'in mesajına cevap verirken saniyelik olarak bakışlarımı telefondan kaldırmış ve aynanın karşısında saçlarıyla cebelleşen kekoma bakmıştım.
"Aşkım birlikte çıkıyoruz ya zaten."

Dudaklarının arasındaki sigaradan son bir nefes çekti ve huysuz bir şekilde kaşlarını çattı. Komodinin üstündeki küllükte döndürürken, "Ulan iki dakika romantiklik yaptırmıyon sen de ha!" Diye söyleniyordu.

"Sus da hazırlan, hadi. İki saat senin süslenmeni bekleyemem. Sanki bana assolist." Dedim telefonumu cebime atıp, bir ayağımı sabırsızca yere vururken.

"Geldimse n’ola ben şuara bezmine ahir? Adet budur ahirde gelir bezme ekâbir."

"Yavaş gel." Dedim anlamsız bakışlarımı üstünde gezdirirken. Tamam şiirlerle ilgilenmeye başlamıştım son zamanlarda ama bu kadarı da fazlaydı. Emekleyen çocuğa "Koş" Diyordu lan resmen.
"Daha o mertebeye ulaşamadık, beyefendi. Affedin, bağışlayın."

"Akıllı ol, aklını alırım." Dedi sırıtarak. "Gelmiş bana assolist diyor. Yavrum ben doğuştan hazırım, şu yakışıklılığa bak hele bi'." Derken kendini beğenmiş bir ifade vardı suratında. Evet, şapşal bir yakışıklıydı.

Sinir bozucu bir şekilde güldüm bu tavrına.
"O kadar yakışıklısın ki gözlerim kanadı, bakamayacağım daha fazla." Dediğimde 'Ay götüm' der gibi ağzını eğdi ve hahlayarak başını çevirdi. Attığı trip de bir boka benzeseydi, çocuk tribi atıyordu resmen bebek keko.

"Yarın Mehtap abla mutfağı bize bırakacakmış, Mislina'yla tatlı yapacağız. Çok heyecanlıyım, umarım batırmam." Dedim gergince ileri geri sallanırken. İftardan sonra sohbet ederken Mislina'yla tatlı yapmaya karar vermiştik ve biraz gergindim. Bizim için onca hazırlık yapmışlardı ve ben de onlara ufak bir jest yapmak istemiştim ama olay bir anda ciddiyete binmişti. Mehtap abla "Yarın mutfak sizin, görelim bakalım marifetlerinizi." Demiş ve götümün üç buçuk atmasını sağlamıştı, sağolsun. Alt tarafı bir tatlı yapacaktım yani mutfak onda kalsa da olurdu ki.

"Yaparsın sen, hamarat ceylanım benim. Sen ne yapsan güzel olur zaten." Dedi saçlarını parmaklarıyla bozmadan taramaya çalışırken. Bakışlarımız aynada buluştuğunda, ellerinin hareketi durdu. Bayık gözleriyle süzdü birkaç saniye ve başını yana doğru çevirdi hafifçe.
"Elinin değdiği her şey mi güzel olur Allahım? Ben nasıl baş edeceğim bununla? Vallahi her saniye daha çok aşık oluyorum, halis mi ulan bu güzellik?"

"Yaa." Diye nazlanarak başımı çevirirken, bu hareketin onu deli edeceğini biliyor ama yapmaktan da geri kalmıyordum.

"Şöyle nazlı nazlı gözlerini süzme. Yemin ediyorum kafayı yememe ramak kaldı."

Alt dudağımı ısırıp, aynadaki göz kontağımızı kesmeden, yavaş adımlarla arkasına geçtim ve kollarımı beline sardım. Geçen tüm bu süre içinde öylece durup hareketlerimi izlemişti hipnotize olmuş gibi.

Göğsüm, sırtıyla bir bütün oluşturduğunda, gömleğinin sıkıca kavradığı sırt kaslarının kasıldığını hissettim. Ben bile kendimden böyle hareketler beklemiyorken onun şaşırıyor olması gayet normaldi. Son zamanlarda fazlasıyla cüretkar davranıyordum ona karşı. Ne zamana kadar utanacaktım ki? O benim sevgilimdi ve bu yaşadıklarımız, hatta belki de daha fazlası, gayet olağan şeylerdi. Utansam da fayda etmeyeceğini bildiğim için biraz daha rahat davranmaya çalışıyordum bir süredir.

Dudaklarımı sürterek omzunu öperken adem elmasının aşağı yukarı hareket ettiğini görüp gülümsedim. Benden böyle çabuk etkileniyor olması hoşuma gidiyordu. "Çok güzelsin." Derken sahici olduğunu görebiliyordum açıkça.

DAEGU KEKOSU - SOPEDove le storie prendono vita. Scoprilo ora