9

1.9K 234 285
                                    

🥙🌯🥛

"İlk icraatın hayırlı olsun lan gundi."
Saçlarımı karıştırıp, sırıtarak bakıyordu arabaya. Bense bu bokun içinden nasıl sıyrılacağımı düşünüyordum kara kara.

"Ne olacak şimdi?" Dedim korkuyla yüzüne bakıp. Yaşanan her şeyin bir rüya olmasını istiyordum.

Göz kırptı 'hayırdır?' der gibi.
"Herkes yoluna bakacak? Sana ne lazım?"

"Ya anlarlarsa benim yaptığımı?"

"O zaman vay haline." Tesbihini birkaç kez ters düz edip gömleğinin yakalarını düzeltti.
"Hadi, düş önüme. Daha fazla oyalanmayalım suç mahallinde."

Ellerini cebine sokup yürümeye başladığında, el mahkum takip etmeye başladım onu. Islık çala çala çıkmaz sokaktan çıktı ve arkasına dönüp bana bir bakış attı.
"Biz seninle iyi bir ikili olduk he. Sen de fark ettin, değil mi?"

Biz tren rayında pişti oynamak, otobanda atla gezmek gibiydik.
"İkimiz?"

"Hee."

"İkili?"
Nihat'ın golünde fırlayıp sevinen bir Çek gibiydik biz. Bırakın iyi bir ikili olmayı, dünya yansa bir araya gelemezdik.

"He ikimiz diyorum, güçlerimizi birleştirirsek kaçarız buradan. Ulan ne garip çocuksun sen ya? Deli edersin sen adamı, deli." Cıkcıklayıp okuldan içeri girdi.

Hemen ardından bahçeye girdiğimde büyük bir curcuna olduğunu gördüm. Götüm üç buçuk atarken bu kadar çabuk yakalanmış olamayacağım hakkında kendime telkinde bulunmaya çalışıyordum. Bu kadar çabuk yakalanamazdım değil mi?

Öğrenciler sıraya (!) girmişti. Müdür yine önüne gelene bağırıp, azar çekiyordu.
Dersimize girmeyen bir hoca, bizi görünce koşar adımlarla yanımıza geldi.
"Neredesin sen?" Dedi Yoongi'ye bakarak. "Seni bekliyor bunca insan, hayvan herif!"

"Eşeğin mi kaçtı? Geldik işte."
Gözlerim kocaman açılıp şok içinde baktım ama o hiçbir şey olmamış gibi, her zamanki gevşek haliyle bakıyordu karşısındaki adama.

Hoca dudaklarını birbirine bastırıp gözlerini yumdu birkaç saniye. Kendini tutmaya çalıştığı belli oluyordu.
"Geç şuraya. Benim asabımı bozma, it herif."
Yakasından tutup ittirdiğinde, Yoongi hiç etkilenmeden sırıtarak girdi sıraya.

Hoca bana döndü bu sefer.
"Hoseok, sen de gel hadi. Boş yer var."

"Yalnızca 12. Sınıflar gidecek denmişti ama."
Elini omzuma atıp sıraya doğru ilerlemeye başladı. "Bir şey olmaz. Ben izin kağıdı çıkartırım sana."

Sıraya girip öğrencilerin isimleri alınırken boş boş bekliyordum. Yoongi ise önümde tesbihini sallayarak telefonla konuşuyordu.
"Ya ben sana bir güzellik yapmaz mıyım geri zeka?" Deyip kahkaha atmaya başladığında birkaç göz ona dönmüş ama umursamadan tekrar işlerine bakmışlardı.

"Bi cama çık da gül yüzünü göreyim, canımın içi."

Hyeshin'le konuştuğunu anlayınca göz devirmeden edememiştim. Nasıl çıkıyordu Yoongi'yle aklım almıyordu. Çözememiştim zaten ilişkilerini. Asla yan yana görmüyordum onları. Yoongi, Samet ile daha fazla vakit geçiriyordu.

Bir 'pişt' sesi gelince telefonu kapatıp yukarı baktı. "Gelsene lan sen de. Yalnız mı göndereceksin beni?"

Başımı kaldırıp baktığımda Samet'in gülerek bize baktığını gördüm. "Hoseok var işte. O eşlik eder sana." Dedi gevşek gevşek sırıtıp ve bana bakıp göz kırptı. "Axel diye bir çocuk var burada, onunla uğraşıyorum. Fena sarıyor ha."

DAEGU KEKOSU - SOPEWhere stories live. Discover now