50

1.2K 139 167
                                    

Odanın içindeki tıkırtılarla gözlerimi açtığımda, daha aydınlanmamış havaya rağmen üstünde jilet gibi duran gömleği ve dar pantolonuyla saçlarını düzelten kekoya baktım bir süre anlamayarak. Uyku mahmuru gözlerim, boy aynasının yanındaki abajurdan yayılan cılız ışıkla bile kamaşıyordu ama Yoongi'ye hiç de yeterli gelmediğini, aynanın dibine girip çatık kaşlarıyla kendini incelemesinden anlamıştım.

Üstüme sıkıca örtülmüş çarşafı avuçlarımda toplayarak hafifçe yattığım yerde kıpırdanırken bakışlarımız buluştu aynada. Hareketleri sekteye uğrayıp arkasını döndü ve küçük bir tebessümle yanıma gelip yatağa oturdu.

"Özür dilerim, uyandırdım mı?" Diyerek saçlarımı okşarken, başımı iyice eline yasladım ve kalçasının altına koyduğu bacağına sarılıp gözlerimi kapadım tekrar. Daha gün aymadığı için uykusuzdum hala ve yanıma geldiği andan itibaren etrafımı saran sıcak kokusuyla tekrar uyku moduna geçmiştim. O da hiç sesini çıkarmadan sessizce saçlarımı okşamaya devam etti nazik bir şekilde bir süre.

"Saat kaç?" Diye mırıldandım çatallaşmış sesimle, yalnızca tek gözümü açabilmiştim.

Şefkatli bir gülümsemeyle saçlarımdaki elini yanağıma yasladı ve gözlerimin altını okşadı baş parmağıyla.
"Beş buçuk, çok erken daha. Hadi uyu sen."

Mırıldanarak başımı bacağına sürterken üzerime eğildi ve hala kısık bakan gözlerimi öptü yavaş ve nahif bir şekilde. Nazik dokunuşları sayesinde daha da mayışıyor ve bir an önce yarım kalan uykuma geri dönmek istiyordum.

"Sen neden kalktın ki?"

"Dede bu saatte ayağa dikti herkesi, bebeğim. Bayram namazına gideceğiz."

"Hmm." Diye mırıldanarak başımı tekrar yastığa koydum, hareket etmek bile bir külfet gibiydi uykusuzken. "Ben de mi geleceğim?"

"Yok, uyu sen. Allahsızları almıyorlarmış camiye."

Yastığımı kabartıp, Yoongi'ye arkamı dönerek tekrar uyuma pozisyonuna geçerken, "Kitapsızları alıyorlar mıymış?" Diye mırıldanmamla kıkırdamış ve saçlarımı okşamıştı tekrar.

Birkaç ufak tıkırtı sonrası odadan çıktığında, üst katta olduğumuz için ev halkının sesi pek gelmiyordu ve benim için iyiydi. En azından kahvaltıya kadar rahatça uyuyabilirdim. Ki öyle de olmuştu, Yoongi gittikten saniyeler sonra daldığım uykumdan tekrar Yoongi'nin gelmesiyle uyanmıştım.

"Yavrum." Dedi sessizce saçlarımı okşarken. Sesi de en az dokunuşları kadar yumuşaktı ve bu, uyanmak yerine daha çok uyuma isteğimi körüklüyordu maalesef ki.
"Hadi uyan bebeğim, kahvaltı yapacağız."

"Aç değilim, siz yiyin." Dedim çatallı çıkan sesimle ve pozisyonumu hiç bozmadan, tabiri caizse ölü gibi yatmaya devam ettim. Uyumak için ürettiğim bir bahane gibi görünebilirdi ama bir bakıma doğruydu da. Dün oruç tutmuştuk ve  Yoongi çakallık yapıp acıkınca uyumaya gitse bile ben uyumadan, tüm gün oruç tutmuş bir de ev işlerine yardım etmiştim. Artık son saatlerde bayılacak gibi olduğum için de iftarda öyle bir yemiştim ki balon balığı gibi şişmiştim resmen. Tabii karnım doysa da gözüm doymadığı için üstüne koca bir tabak baklavayla, Yoongi'nin künefesinin yarısını yemiştim ve saatler geçmesine rağmen hala tok hissediyordum kendimi.

"Hadi ama bebeğim."

"Beş dakika daha..." Diye mırıldanarak kollarımın arasındaki yastığa sarıldığımda, kıkırdadı ve yatağın kenarı çöktü hafifçe. Birkaç kıpırtının ardından burnunu enseme sürterek saçlarımı kokladı derin nefeslerle.

"Hadi gel, bayramlaşacağız daha. Geç kalırsan harçlık alamazsın bak."

Küçük bir çocuğu tehdit eder gibi konuşmasına güldüm uyku sersemi olmama rağmen. Gözümü açasım yoktu ama ağzını yüzünü ısırmak istiyordum. Gözlerim kapalıyken denk getirebilir miydim acaba?

DAEGU KEKOSU - SOPEHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin