YİRMİNCİ BÖLÜM

65 61 0
                                    

Yorum yapmayı ve yıldızı boyamayı unutmayalımmm. 🧡
İyi okumalar dilerim.. ❤️‍🔥

🪶🪶🪶

"Bir gün karşılaşırız, hasbelkader…"

                                              ༄༄༄

Aylardır tek bir an için yaşamak nedir bilir misiniz? Tek bir söz için, tek bir dakika için yaşamak…

Ben bilirim.

Ve tabi hayalini kurduğun o anın asla gerçekleşmeyeceğini bilerek yaşamayı da bilirim…

Hayatını tek bir kelime ile anlat deseler bana, beklemek derim hiç şüphesiz. Her şeyi bekledim ben, herkesi. Annemi, ablamı, kardeşimi, Mehir'i, babamı bile…

İnsan hiç sevilmeyeceğini bile bile o sevmeyen insanı bekler mi? Ben bekledim. Babamı bekledim mesela, beni hiç sevmemesine rağmen ben onu hep çok severek bekledim. Mehir'i bekledim sonra, ansızın çekip gitmesine rağmen belki bir gün sevdiğini anlar da geri gelir diye umutla bekledim.

Hep olduğu gibi yine yanıldım…

Gidişi mi daha acı vermişti kalbime yoksa gelmeyeceğini bile bile beklemesi mi?

Birini seçmek zorunda mıydım ki, hayır her ikisi de…

Acılarla yaşadığım bir hayatın sonu hâlâ aynı acılardı; sadece biraz fazlalaşmış, sadece biraz ağırlaşmış.

Sabrın sonu selamettir, derler. Hani, ne oldu sabrettim de? Ne zaman gelecek benim sevdiklerim bana, ne zaman bulacağım huzuru ben onlarda?

Hayır, sabrın sonu selamet falan değil aslında. Sabırlı olman gerekmiyor bu hayatta, sevilmen ve şansın gerekiyor.

Bende ikisi de yoktu, ne seviliyordum ne de şanslıydım. Elimde avucumda hiçbir şeyim yoktu, oysa ben her şeyim olmasını istiyordum. Ama babam gibi güç gösterisiyle değil, kalbimde her gün can veren sevgi ile.

Sevginin de nefesi vardır aslında, kalpte doğar ve kalpte büyür. Gittikçe büyürken de tüm vücudu kaplar ama aslı kalptedir. Kalp solmaya başlarsa eğer, kırılırsa ya da sevgi de can verir yavaş yavaş. Her kırık parça da biraz daha azalır.

Ve kırılacak bir kalp kalmadığında ortada, sevgi de ölür zamanla…

Bugüne kadar hep kırıldım, kırıklarımla toparlanmaya çalıştım ama bugünden sonra… Beklediğim bu kadar aydan sonra…

Bilemiyorum. Bir daha toparlama bilir miyim bilmiyorum.

Sekiz ay… Dile kolay koskoca sekiz ay. Nasıl geçmediğini benim bildiğim iki yüz kırk gün. Sekiz ay boyunca evli kaldığım ama sadece tek bir gün gördüğüm bir kadın.

Mehir, küçüğüm…

O telefon konuşmasının üstünden o kadar ay geçti ama o gelmedi hala. Gelemeyecek gibi de, Mehir beni terk etti ve bu terk edilmiş geri dönülmez bir yoldu. O yolundan dönemedi, beni de yanında götürmedi. Asla ayrılmayacağımızı dile getiren biz, sözümüzün üstünden bir gün bile geçmeden yarı yolda bırakmıştık birbirimizi. Geri dönülmez yola böyle girmiştik.

Onun geleceğine onan inancım yerle bir olmuştu ama yine de kalbimde küçük bir umut varlığını sürdürüyordu. O umut sayesinde bu günlere gelebilmiştim ben, yoksa şimdi kimbilir nerede olurdum…

"Hâlâ bulamadın mı bir şey? " Babama açtığım bilmem kaçıncı telefondu bu. Bundan aylar öncesindeki olaydan beri arıyordu Mehir'i ama o bile bulamamıştı.

Senden Kalanlar Cefâpîşe  (III) Where stories live. Discover now