ON BEŞİNCİ BÖLÜM

65 63 0
                                    

Bölümü oylamayı yorum yapmayı unutmayın lütfen 💜💜🐰

🪶🪶🪶

"Bu gidişle en sonunda öldürür sevdan… "

                                                  ༄༄༄

Hayat yalandı, yaşam yalandı. Nefes alıp verirken her şeyin doğru olduğunu söylerdik, zira öyle sanırdık ama her şeyin yalan olduğu gerçeği gün gibi ortalıkta gezerdi hep. Görmezden gelirdik.

Aldığımız nefes bile yalandı aslında; kalp atışlarımız, hislerimiz, düşüncelerimiz… Her şey yalandı ve bir tane bile doğru yoktu hayatta. Bize vaad edilen tek şey bu hayatta, sadece yaşamak zorunda olduğumuzdu.

Yaşamak zorundaydık, ana rahmine düştüğümüz ilk an bu bize hayat tarafından verilmişti. Kimine göre ödüldü bu zorunluluk ama kimine göre de cezaydı. Aslında yaşamanın ödül olması da ceza olması da insanın kendi elindeydi. Hayatında yaptığı seçimler insana ödül veya ceza olarak geri dönüyordu çünkü…

Benim cezam ödülümden fazlaydı. Ben ana rahmine düştüğüm ilk an ve hayatta nefes almaya başladığım ilk an cezamı çekmeye başlamıştım. Annem ve babamdı benim ilk cezam ve sonra da hayattı bana cehennem olan. Ve bu gerçek hiçbir zaman değişmememişti, artık da hiçbir zaman değişmezdi.

Bir insan anne ve babası tarafından cennete ulaşmazsa eğer, o insana zaten hayat bir daha asla cenneti vaad etmezdi. Bir insanın hayattaki en büyük şansı anne ve babası olmazsa eğer, hayat ona bir daha asla şans vaad etmezdi.

Çünkü insanın ilk ve tek şansı anne ve babasıydı…
Benimse ilk şanssızlığım anne ve babamdı.

Hayatımı değiştirmek istesem ilk başta anne ve babamı değiştirmek isterdim. Onların bana verdiği her şey silinir ve yerine daha iyileri gelebilirdi çünkü. Hem anne ve babamdan pek bir şey görmemiştim iyiliğim konusunda. Daha çok gördüklerim beni yerin dibine sokacak şeylerdi. Kısaca benim anne ve babam, tek oğullarını bile kendi hayatları uğruna harcayacak kişilerdi.

Ben şanssızlığımla yaşamaya alışmıştım aslında, hep böyle devam eder sanmıştım. Ne de olsa insan bir süre sonra hissetmiyordu şanssızlığını, ben de öyle olur sanmıştım. Ama her şeyi değiştiren de, bana benim şanssızlığımı unutturan da bir mucizeyle karşılaşmıştım. O mucizeye hayatımda yer yoktu aslında, birilerine göre hayatta da yer yoktu. Ama ben onu hayatımın mucizesi olarak görmüştüm, ben onu şanssızlığımı bitirebilecek tek kişi olarak hissetmiştim. Ben onu ruhumun tek dayanağı olarak bilmiştim. Her şeyi değiştireceğine inanmıştım, aslında haklıydım. Her şeyi değiştirmişti. En başta da hayatımı…

Mehir…

Benim biricik sevgilim. Hayatımı adadığım, ruhumu teslim ettiğim, varlığıyla huzur bulduğum, hislerimi emanet ettiğim tek kadın…

Onun benim için bir mucize olduğuna o kadar çok emindim ki, hayatımı cehennemden cennete çevireceğini biliyordum. Beni ben olmaktan çıkaracağını geçmişi unutturacağını, intikamı bitireceğine emindim.

Ama yanıldım.

Mehir beni değiştirdi, hayatımı değiştirdi. Onun benim şansım olduğunu değiştirip şanssızlığıma bir darbe daha vurdu. Evet, o hayatımı değiştirdi. Hayatımla beraber beni de değiştirdi ve asla olmayacağım birine dönüştürdü.

Yaralı bir adama…

Ona kalbimi vermiştim ben, onu hayatımın merkezi haline getirmiştim. Beni sever sanmıştım, sevdama karşılık verir sanmıştım. Sandıklarım gerçeklerle bağdaşmadı ama. Öldürdü beni o, öldürdü sevdası ve bir daha geri dönemeyeceğim bir ruha teslim etti beni.

Senden Kalanlar Cefâpîşe  (III) Where stories live. Discover now