YEDİNCİ BÖLÜM

82 74 0
                                    

Merhabaaa, bölümü oylamayı ve yorum yapmayı unutmayın lütfen. Sizleri seviyorum... 💫💛

🪶🪶🪶

"Değişeceğine inandığım hayat, değişmeyen bir oyunun parçasıymış… "

                                                  ༄༄༄

8 Ay Önce…

Bir an gelir çok mutlu oldum sanırsınız ama bir an daha gelir o mutluluktan eser kalmayıp yerin dibine girersiniz. Siz mutluluktan havalara uçarken hayat sizi yerle bir edecek o fırtınayı hazırlıyordur ve zamanı geldiğinde de üstünüze salacaktır.

Ben, Mehir… Lise yıllarıma kadar hayatını mutlulukla geçiren, lisede aradığı aşkı bulan ama ellerinden kayıp gitmesine göz yuman, o günlerden sonra bir daha eskisi gibi olamayıp hep ölmeyi dileyen ama kendini bir başkasının kollarında bulan o küçük kız…

Kendimi dünyanın en mutlu insanı olarak düşündüğüm zaman her şey tepetaklak oldu. Hayatımdaki en mutlu günüm o her şeyi mahveden zehre bulandı. Hayatımla sınandım ve kaybettim, zira ben hep kaybetmeye mahkumdum.

Sevdiğim adam gözlerimin önünde can verdi, gözlerimin içine baktı ve gözyaşı döktü, yüreği bende kaldı ama o gitti. O günden sonra asla kendime gelemedim ben, aslında eski ben olamadım. Lakin yaşamaya da devam ettim. Her ne kadar ruhum yaşamasa da bedenim her günün şiddetli sancısıyla yaşamaya devam etti ama bu ölümden de beterdi.

Bir başkasında buldum kendimi; bana yuva olacağını, aklımdaki her şeyi unutturacağını söyledi. İnanmadım ama inanmak zorundaydım. Kendimi ona teslim ettim, tanımadığım bir adamın beni seveceğini düşündüm. İnanması zor ama sevdi de, sadece ben sevemedim.

Tövbe etmiştim zira bir daha aşka, ondan başka kimseyle olamazdım ki ben. Olamadım da. Ona bir söz vermiştim, tutamadım. Onunla olacağım demiştim, olamadım. Bana acı vermez demiştim, verirmiş bilememiştim.

Şimdiyse ona hak etmediği bir şeyi yapıyorum. Benden bunu beklemezdi biliyorum ama yapamazmışım daha fazla, gidiyorum. Ne ona ne de kendime daha fazla acı çektirmemek için yapıyorum bunu, onu terk ediyorum.

Canı acıyacak biliyorum, benim de canım acıyor zira. Bana kızacak, kırılacak, belki affetmeyecek bir daha beni. Ama onun iyiliği için gidiyorum ondan. Bana baktıkça bir enkazdan fazlasını görmemesi için, yanımda oldukça beni hissedemeyeceği için, asla onu sevdiğim adam olarak göremeyeceği için yapıyorum bunu.

Böyle olmamalıydı ama oldu.
Biz evlenmemeliydik ama evlendik.
Biz birlikte olmamalıydık ama olduk.
Her şey bir hataydı, yaşandı ve bitti.
Bir daha ne o günler geri gelecek bize ne de mutlu günler.
Yaptığımız hataların bedellerini kalbimize saplanan hançerlerle ödeyeceğiz sadece…

Onu ilk kez uyurken görmüştüm, öyle masumdu ki ona bunu reva göremiyordum ama sonunda acı çekmektense hiçbir şey başlamadan çekmesinin daha doğru olacağını düşünmüştüm.

Ondan girmek gibi bir niyetim yoktu aslında ama her şey o kapının çalmasıyla son bulmuştu işte. Benim her şeyi unuttuğumu sanmam, onu sevebileceğime inanmam, gelecek mutlu günlerin olabileceğine inanmam… Her şey karşımda Serkan'ın annesini görmemle son bulmuştu, hayat yine oyunlarını önümüze sermişti.

Şimdiyse bir diğer oyunundaydı sıra, başımıza ne geleceğini ikimiz de bilemezdik aslında. Düğünün ertesi sabah benim çekip gidebileceğimi onun uyandığında beni ararken saçma sapan bir mektupla her şeyi öğreneceğini…

Kim tahmin edebilirdi ki böyle bir şeyi, kim evlendiği adamı bir gecede terk edebilirdi?

Aslında kimse…
Ama ben hariç…

Senden Kalanlar Cefâpîşe  (III) Where stories live. Discover now