38. BÖLÜM: "FEDA EDİLENLER"

En başından başla
                                    

Yaşadığımı hissettim.

Göğsüm parçalanırcasına sancıdı, zihnimdeki ağrı nabız gibi atmaya başladığında kararan gözlerimi yumdum. Ellerim titriyordu. Sarılsam toz olup dağılmazdı değil mi?

''Peray...'' elimi beline koyarak nahif bedenini kendime çektim. Gövdelerimiz birbirine yapışırken Zenbar ellerini çırparak bize gülücüklerini saçıyordu.

Aldığım derin nefes gözlerimin dolmasını sağladığında eşimin kucağında çocuk gibi ağlayacak pozisyona gelmiştim.

Ölümün güzel yüzü, benim nahif sevgilim...

''Uzhan...'' sesi titredi. Kelimeleri nasıl toplayacağını bilmiyormuş gibiydi. ''Bugün Cuma, öğleden sonra dersin bitti ve saat bir buçuk gibi evdeydin. Şu an saat altı, odamızda uyuyorsun.''

Odamızda uyuyorum ve aynı zamanda kapıda ölen karıma sarılıyorum.

Ondan ayrıldığımda Zenbar'a döndü. Dizlerinin üzerine çökerek onunla aynı boya geldiğinde ''Bebeğim, beraber yaptığımız kekin başında bekle ve onu koru... Canavarlar gelip yemesin...''

Zenbar aslan edasıyla annesinin kelimelerine kulak verim paytak adımlarla giderken üç buçuk yaşında olan ve her şeyden habersiz olan oğlumuzu izliyorduk.

Bana döndü, bacaklarının üzerinde doğrulduğunda bakışları donuktu. Dolan gözlerime bakıyordu. Bana doğru bir adım atarak titreyen parmaklarını yüzüme çıkardığında gözlerimi yumdum ve ilk yaş, göz pınarlarımdan korkusuzca atladı.

''Uzhan...'' sesi acıydı.

''Peray...'' ben acıydım.

''Zaman sana hiç iyi davranmamış sevgilim...''

Zaman bize hiç iyi davranmadı sevgilim...

''Ben...'' nefesim tıkandı. ''Ben seni görmek için çok uzun yollardan geldim, senin için zamanı büktüm...'' ikimiz de güldük. Gözyaşlarım yüzümdeydi, elleri yüzümdeydi, acı yüzümüzdeydi.

''Zenbar nasıl?''

''Özlem dolu... Seni özlüyor, annesini... Annesini ona vermek için geldim.''

Kafasını salladı, olumsuz anlamda.

''Ama bu Zenbar'ın bana, o Zenbar'dan daja çok ihtiuacı var.''

''Ölüyorsun!'' inledim. ''Sana bir araba çarpıyor ve sen ölüyorsun. Anlamıyor musun? Öleceksin... Bunun için geldim... Lütfen, gel...''

Kafasını olumsuz anlamda salladığında yanağımdaki elini tuttum, bu sefer onun gözlerinden yaşlar akmaya başladığında elinin tersiyle göz yaşlarını sildi.

''Uzhan...'' dedi sancılı bir sesle. ''Bu bir fedakarlık. Bazı şeylerin olduğu gibi olabilmesi için, bazı şeyler feda edilmeli.'' Sesi titredi. ''Ne zaman?.. Ne zaman ölüyorum?''

''Bir buçuk yıl sonra, ekimde, yağmurlu bir Perşembe günü. Ekimin ilk yağmurunda.''

Kafasını sallayarak dolu gözlerle Zenbar'a baktığında ''Bir buçuk yılımı ona adayacağım, her şeyi yapacağız ve beni güzel hatırlayacak. Beni güzel hatırlayacaksınız...''

''Zaman bize iyi davranmayacak. Zenbar küçük ve sinir problemleri var, uyuyamıyor, sayıkladığı tek şey anne... Oğlum bana bile anne diyor.''

CÜRETKAR ~ SONSUZU YAŞAMAK | +18Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin