Aşağı inince ayakkabılarımızı giyip yurdun çıkış kapısından çıktık.

"Kahvaltıdan sonra yemekhane toplanmamış hocam."

"Tamam Fadime Hanım. Nöbetçi öğrencileri bu konuda uyarırım."

"Hocam böyle olacaksa nöbetçi olmanın anlamı ne?"

"Öğrencileri uyaracağımı söyledim Fadime Hanım. Ayrıca nöbetçi öğrenciler işlerini yapmayacak öğrenciler değil. Uyarımı dikkate alırlar."

"Tamam hocam."

Yurda doğru dönen Özlem Hoca bizi görünce "İşte nöbetçi öğrenciler de bu kızlar." deyip kapıdan çıkan bizi gösterdi. Ardından da yanımıza doğru gelirken "Kızlar Fadime Hanım kahvaltıdan sonra yemekhanenin toplanmadığını söylüyor."

"Kusura bakmayın hocam. Toplayamadık malesef." dedi Neşe.

"Neden toplamadınız peki?"

"Uyuyakalmışız hocam. Zaten biz kalkalı yarım saat bile olmadı. Ondan dolayı da yemekhaneyi toparlayamadık. İnemedik bile." dedi Neşe olayı izah ederek.

"Kimse uyandırmadı mı sizi?"

"Bilmiyoruz hocam. Normalde Ecrin'in uykusu hafiftir ama o bile uyanmadıysa büyük ihtimalle kimse kaldırmamış."

"Anladım Neşe'cim."

"Hocam ayrıca bir daha böyle olmamasına dikkat ederiz." dedim ve nazikçe gülümsedim.

"Tamam canım."

"Kızlar bu akşam iki-üç tane alarm kurun da kalkın. Görevlerinizi yerine getirin." dedi Fadime Teyze üstten konuşan bir şekilde.

"Fadime Hanım bu görev nöbetçi öğrencilerin değil aslında. Hem yanlışlarını düzeltip, görev sahibi olmaları için hem de sizin işinize yardım edebilmeleri için nöbetçi öğrencilere bu iş verildi. Lütfen anlayışlı olun. Ayrıca kızlara yüklenmeyin. Zaten oldukça üzgünler." deyip bizi savundu Özlem Hoca.

"Peki hocam. Kolay gelsin size ben de işime döneyim." deyip arkasını döndü ve yurda girdi Fadime Teyze.

"Hadi kızlar sizde bu kadar kısa sürede hazırlanmışsınız okula geç kalmayın da telaşınız bir işe yarasın."

"Doğru söylüyorsunuz hocam biz gidelim."

"İyi dersler."

Neşe ile senkron bir şekilde "Sağolun hocam, size de kolay gelsin." dedikten sonra hızlı adımlarla okula doğru ilerlemeye başladık.

"Fadime Teyze'de yani bi tuhaf çıktı. Özlem Hoca olmasa bizi ezecekti resmen."

"Evet, sanki öğrenci değil de onun emrinde çalışan köleyiz gibi oldu biraz."

"Sanki mi?"

"Aman neyse. Gıybete kaçmadan kapatalım bu konuyu."

"Çok haklısın Ecrin'cim ama sinir oldum."

"Ne yapıyorduk?"

"Sinirlendiğimiz kişiyi kibrit çakıp yakıyorduk."

Az önce gülümseyen yüzüm yavaşça yerini şaşkınlığa bırakırken bakışlarımı Neşe'ye çevirip "Anlamadım?" diye sordum.

Sinirli yüzünü daha fazla tutamayan Neşe'nin gülüp "Şaka yaptım şaka." diye konuşmasıyla Neşe'ye tuhaf bakışlarımı yolladım.

"Bakma öyle şakaydı."

"Tamam, peki ne yapıyorduk?"

"Öfkemizi yeniyorduk."

"Ha şöyle, aferin zeka küpüm benim."

"Neyse çok konuşmayalım da hızlanalım ilk ders matematik. Geç kalmayalım."

"Haklısın koş koş." deyip hızlıca okulun merdivenlerini çıkıp okula girdik. Okulun merdivenlerini de çıkıp sınıfımıza girince derin bir nefes verdim. Çünkü matematik hocamız henüz derse girmemişti. Bugün de yetiştik çok şükür.

× on dokuzuncu bölüm sonu ×

ve bir bölüm daha biter, ben kaçar..

yorumlarınızı eksik etmeyin, oy vermeyi de unutmayın okurcanlar <3

bu arada 300 okunmaya ulaşmışız, mutluyum (:

neyyssemm Allah'a emanet olun, kendinize iyi bakın.

hoş kalın <3

2️⃣1️⃣.7️⃣.2️⃣2️⃣ (:

tabildot // yarı textingWhere stories live. Discover now