~33~

2.6K 197 135
                                    

Gözlerimi odada gezdirdim. İlk defa bu kadar büyük bir oda görüyordum. Siyahlarla kaplıydı bütün oda. Başımdaki sert ağrıyı görmezden gelerek ayağa kalktım. Kalkmamla düşmem bir olmuştu. Başım dönüyordu.

Gözüm cama takıldığında şoka uğramıştım. Dışarıda kar yağıyordu. Dışarıda kar mı yağıyordu? Yok daha neler... Biz temmuzdaydık. Siktir. Başka bir ülkeydi burası. Allah kahretsin.

Gözüme çarpan ilk kapıyı açtığımda banyo ile karşılaşmıştım. Hızlıca girip yüzüme su vurduktan sonra diğer kapıya yöneldim burası da banyoydu. Sabır dileniyordum. Diğer kapıyı açtığımda bu sefer başarmıştım.

İki adamın önüme geçmesiyle durmak zorunda kaldım.

"Hanımefendi, Alp bey bu odada kalmanızı emretti." Allah'ım sana geliyorum.

"Sikerim ben o Alp beyinizi." Hızlıca onları aşarak merdivenlerden aşağıya indim. Adamlar arkamdan geliyorlardı ama onları umursamadım. Aşağı kattaki bütün odalara baktım ama burada yoktu. Geri onlara döndüm.

"Nerede o şerefsiz?" Adam yavaş yavaş bana yaklaştı.

"Hanımefendi, lütfen gelir mi-" Adamın lafını kesen aşağıdan gelen yüksek ses oldu.

"Ne oluyor orada?!" Merdivenlerden geri inmeye başladım. İn in bitmiyordu ki! En sonunda gözüm onu bulduğunda ilk duraksadım. Büyük bir masa vardı. Gökhan ile Kuzey de oradaydı. Üçü de bana odaklanmıştı. Alp beni görmesiyle ayağa kalktı. Ona doğru hızlıca yürüyüp yakasına yapıştım. Gökhan ayaklandığında ona eliyle 'dur' işareti yapmıştı. Hiç bir tepki vermeden beni izliyordu.

"Nereye getirdin beni?" Hayatımda ilk defa bu kadar sesimi yükseltmek zorunda kalmıştım sanırım.

"O itlerin seni bulamayacağı bir yere." Yok Allah'ım sabır. Sinirden ellerim titriyordu, hissediyordum. Kamera şakası filan mıydı bütün bunlar?

"Seni bitiririm! Seni gerçekten bitiririm!" Bir el omzumda hissetmemle geriye doğru çekilmiştim. Karnım sert bir şekilde masaya girdiğinde yüzümü buruşturdum. Alp nereden geldiğini bilmediğim silahı alıp arkama doğru sıktı. Yukarıdaki adamlardan birinin koluna sıkmıştı aslında.

"Ben ne dedim size? Bu kıza ne olursa olsun dokunmayacaksınız demedim mi?" Koluna sıktığı adamın koluna ayağıyla baskı yaptığında adam bağırdı. Sinirden titriyen ellerim bu sefer korkudan titremeye başlamıştı. Allah kahretsin bu ne ara bu kadar güçlenmişti? Nefes alıp verişlerim hızlanmıştı. Düzene sokamıyordum.

"Abi şu kızın gözünün önünde yapma böyle şeyler!" Kuzey konuştuğunda Alp'in gözleri bana dönmüştü.

Yerdeki adamın üzerinden kalktı.

"Temizleyin buraları, hemen!" Elimden tuttuğu gibi beni asansörün içine soktu. Elimi kurtarmaya çalışsam da bırakmıyordu.

"Korkacak bir şey yok, sakin ol." Yine bacağımı kanlar içinde görmek istemiyordum. Yine vücudumda gezinen dudaklar görmek istemiyordum. Yine ellerimden yatağa bağlanmak istemiyordum. Ve sanki o, ben bunların hiç birini yaşamamış gibi korkacak bir şey yok diyebiliyordu. Ne kadar kolaydı ya?

"Alp, defol git artık hayatımdan." Yanıma iki elini de koyup beni asansör ile arasına almıştı.

"Neden söylesene? Ağladığın zamanlarda kim yanındaydı? Veya sen hasta olunca yanından ayrılmayan kimdi? Babanla kavga ettiğinde ilk kimin yanına gelirdin mesela? Söylesene Adel? O zamanlar da deseydin ya bana defol git hayatımdan diye?" Bu çocuğun cidden akli sorunları vardı.

"Ya sen iyi misin ya? Aynı zamanda bacaklarıma bıçakla çizikler atan da sendin! Beni taciz etmeye çalışan da, bana tokat atan da, bana zorla ilaçlar içirmeye çalışan da sendin! Sen benim hayatımı mahvettin." Gözlerim dolmuştu. Görmemesi için hızlıca gözlerimi sildim. O bana donuk ifadelerle bakıyordu.

ÇıkmazTempat cerita menjadi hidup. Temukan sekarang