~15~

4.3K 235 171
                                    

Gece hiç uyuyamamıştım ve şu an ciddiyim uykusuzluktan ölecektim. Her an her yerde uyuyabilirdim. Gece uykum olmasına rağmen yatağın içinde dönüp durmuştum. Allah'tan yarın haftasonuydu.

Bir insanın nasıl dört abisi olur ya? Bu nasıl bir şansızlık. Bora'yla sınıf olarak aynı seviyede olsak da benden bir-iki yaş büyüktü sonuçta.

Okul kıyafetlerimi giyip kendi evimden aldığım bir ayakkabı ile sweet de giyip kapıyı açtım. Onların aldığı hiç bir kıyafete dokunmayı bile düşünmüyordum. Kendi evimden kıyafetlerimi az da olsa almıştım. Elime para geçtikçe kendi paramla bir şeyler alırdım. Asla ama asla onların parasına dokunmazdım, ne yaparlarsa yapsınlar.

Merdivenlerden aşağı inerken Bora'nın arkamdan seslenmesi ile o tarafa doğru baktım.

"Adel!" O da okul kıyafetlerini giymişti. Cidden herkesin okul kıyafetli hâli ile günlük hâli arasında dağlar kadar fark vardı. Yani baya abi baya değişiyorlardı.

"Günaydın." Kibarlık açısından ben de ona günaydın diyince aşağı doğru inmeye başladık.

"Neden yanıma gelmedin gece? Belli ki uyuyamamışsın şu hâlinden anlaşılıyor." Cidden o kadar da kötü bir hâlde olmamalıydım.

"Canım gelmek istemedi." Sonunda salona girmiştik. Aslında hâlâ evi çözememiştim. Salon, mutfak filan ne tarafta en ufak bir fikrim yoktu. Ama bu seferlik Bora'yı takip etmiştim.

Salonda Sevda hanım oturuyordu sadece. Bizi görünce ayaklandı.

"Günaydın çocuklar." Ben de nezaketen günaydın dedim.

"Kahvaltı hazırlanıyor-" Bora Sevda hanımın sözünü kesti.

"Yok anne, biz okulda yiyeceğiz bizim çocuklarla da abimlerle babam yok mu?" Sevda hanım başını sağa sola sallayıp cevap verdi.

"Onların bir şirkete bakmaları lazımmış erkenden çıktılar." Bora annesine sarılınca ben de onları uzaktan izledim.

"Tamam anne biz çıkıyoruz o zaman." Sevda hanım bana uzun uzun bakıp yanıma gelip elini alnıma koydu.

"Kuzum sen hasta mısın? Ne bu hâlin?" Bora da bana baktı.

"Şey aslında uyuyamadım gece uykum yoktu ondan biraz şey gözüküyor olabilirim." Sevda hanım anlayışlı bir şekilde kafasını sallayıp yanağımdan öptü. Ama ben hâlâ beni terk ettiklerini düşünüyordum. Dün Boraların anlattıklarını bilmiyordum yani fazla doğru gelmiyordu.

Ama siz de benim yerimde olsaydınız öyle düşünmez miydiniz?

Bahçeye çıktığımızda Bora'nın kolumdan tutmasıyla o tarafa döndüm.

"Araba bu tarafta." Onunla gideceğimi nereden çıkarmıştı?

"Seninle gelmeyeceğim yürüyeceğim." Bir kaşını havaya kaldırdı.

"Hâlâ affetmedin yani beni." Affetmemi mi bekliyordu anlamadım ki.

"Yaptığın şey normal bir şey değildi bunu sen de biliyorsun." Haklı olduğumu biliyordu tabii ki.

"Tamam ama cidden çok üzgünüm. Yemin ederim yol boyunca konuşmayacağım gel işte." Ya şu an onu affetmem için böyle davranıyordu ya da gerçekten pişmandı. Emin değilim hangi seçenek olduğundan ama ikincisi gibi geliyordu. Ona bir şey demeden arabanın kapısını açıp oturdum.

Yol boyunca dediği gibi tek kelime etmemişti. On on beş dakika sonra okulun bahçesine Bora arabayı park etti. Herkes uzaylı görmüş gibi bakıyordu. Anlamadım burada halay mı çekiyoruz?

ÇıkmazWhere stories live. Discover now