Ispanya

OKYANUS

Işte geldik"

"Voah! Burası mukemmel"

"Yanılıyorsun. Burda tek mukemmel var o da sensin"

Gözlerimi devirip yumruğumu marconun omzuna indirdiğimde acımış gibi yapıp surat astı.

Arabadan inip gözlerimi alamadığım maviliğe tekrar tekrar hayranlıkla bakarken marco yanıma gelip elimi tuttu.

"Bu taraftan"

Marcoyu takip edip sahil boyunca yürümeye başlamıştık.

Sandeletlerimi elime alıp çıplak ayaklarımın kumun sıcaklığına tezat buz gibi çarpan suda yürüyordum.

"Burası gerçekten çok güzel"

Biraz daha yürüyüp durduğumuzda marco arkamı dönmemi istemişti.

"Düşersem?"

"Tutarım"

Geri geri gidiyor marconun ellerini sımsıkı tutuyordum. Biraz daha yürüdükten sonra durup gözlerimi kapatmak için arkama geçti.

"Hazır mısın?"

"Hıhı"

Yavaşça arkamı dönüp gözlerimi açtığımda gül yapraklarıyla ve mumlarla süslenmiş yolun sonunda tülden bir yer vardı. Krem rengi minderler ve ortasında harika yemeklerle dolu bir masa. Deniz kenarında harika bir yer..

"Tüm bunları sen mi ayarladın?"

"Hepsi senin için"

Elimden tutup mumlarla süslü yolda yürümemde eşlik edip mindere oturmama yardım etmişti.

"Bu saate kadar hiçbir şey yemediğin için bunların hepsini yiyeceksin"

Yanıma oturduğunda ona kocaman sarılıp öptüm.

Benden ayrılıp güldü.

"Harika bir şeysin perla"

"Senin gibi"

Masadaki her şeyi silip süpürdükten sonra geriye doğru yaslanıp elimi şişen göbeğime koyduğumda marconun bakışları göbeğime kaydığında duraksadı. Gözlerinde gördüğüm acıya anlam veremezken elimi göbeğimden çekip marconun elinin üzerine koyduğumda bakışları bu sefer gözlerimde durdu.

"Iyi misin?"

"Iyiyim. Doydun mu?"

"Evet hem de çok"

Saat ilerlerken bir sürü fotoğraf çekilmiş sahilde yürümüştük.

"Ikinci sürprizim için hazır mısın?"

"Bir tane daha mı var?"

"Evet. Okyanusları keşfetme zamanı. Gel benimle"

Önümüzde duran ıslanmaktan yosun tutmuş tahta merdivenleri birer birer çıkıp herkesin olduğu yere gelmiştik.