TUTSAK

6.5K 121 45
                                    

Cehennemi yaşadığım bu evde her sabaha karanlıkta selam veriyor

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

Cehennemi yaşadığım bu evde her sabaha karanlıkta selam veriyor. Bir an önce günün sona ermesini diliyordum. Kaybolmuş benliğimde bir oraya bir buraya savruluyor odamdaki saatin tik tak seslerine kulak kabartıyordum.

Her bir tik ve her bir tak sonun habercisiydi. Benim hikayemin de bir sonu olmalıydı.

Mutlu sonlu kitaplardan hoşlanırdım ama kitaplar hep kötü sonla biter kötüler daima kazanırdı.

Bu hayatta belki de kötü olmak gerekiyordu. Babam gibi. Isabella gibi. Ve tanımadığım dış dünyadaki milyonlarca, milyarlarca kötü insan gibi.

Kötü olmak bir tercih miydi yoksa insanlar kötü olmak için mi doğarlardı?

Bir insan annesinin karnından doğduğunda en temiz en günahsız olarak doğar diyordu okuduğum bir kitapta. İnsanı kötü yapan yaşanmışlıklarıdır diyordu. Peki beni kötü yapacak olan sey neydi?

Yaşayamadıklarım mı? Yaşanmamış yaşanmışlarım mı? Beni kötü yapan tek şey bana yaşatılmayan bu geçici hayatı cehenneme çeviren insanlara olan öfkem olacaktı. Hikayemin sonu belki de bu yüzden kötü bitecek ama kazanan ben olacaktım...

Sabah 6da çalan alarma gözlerimi açtığımda ağlamaktan şişen gözlerim sızladı. Aldırmadım.  Başımdaki ağrıyı umursamadan yataktan kalkıp banyoya yöneldim.

Her sabah olduğu gibi bu sabahta aynıydı. Hiçbir şey değişmiyordu bu evde. Ta ki her şeyin batışa geçtiği bir pazar kahvaltısından sonra.

O sabah gözlerimi isabellanın çığlıklarıyla açmıştım. Ne olduğunu anlamadan yavaşca kapıyı aralamış ve aşağıda olanlara kulak vermiştim.

Isabellanın babasının ölüm haberi evin içini yasa bürümüştü. O saaten sonra da o karanlık üzerimizden hiç kalkmamıştı...

Ellerimi lavabonun soğuk mermerine dayandığımda bakışlarım aynadaki yansımama kaymıştı. Gülümsedim. Mutluymuş gibi...

Yüzüme yakışmayan bu gülümseme midemi bulandırıyordu. Gülümsememi benden çalmışlardı ve bugün ben gülümsemeyi unutmuştum.

Avuçlarımın içine buz gibi suyu doldurup yüzüme çarptığımda içim titredi. Elimi yüzümü yıkayıp dişlerimi fırçaladım. Derin bir nefes alıp buz gibi betona basan ayaklarımı sürükleyip odaya geri döndüm.  Üzerimdeki kıyafetleri tek tek çıkarıp aynada kendime bakmamaya çalıştım.

Ne zaman aynaya baksam karşılaştığım tek şey morluklar içinde kalmış bir vücut ve tam arkasında bekleyen isabella. Onu hep aynalarda görürdüm. Gelir bir şeyler fısıldar giderdi. Zamanla buna alışmış ilk başlarda beni korkutsa da artık korkmamaya başlamıştım.

Alarmın sesi telaşla duraksamama neden olmuş hızla dolaptan esofmanlarımı giyip alarmı kapatmış saçlarımı sımsıkı toplayıp merdivenlerden aşağı indim.

Ispanya Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin