30. Bölüm

5.2K 458 540
                                    

"Jimin!"

Jeon bağırdı. Küçüğü şarap şişesini alıp kana kana içmeye başlamış, Jeon ile göz göze geldiğinde ise kahkahayı basmıştı. Bu yüzden üzerine şarabı boca etmişti.

"Batırdın kazağını." Şişeyi alıp bir köşeye bıraktı.

Jimin umursamaz bir edayla omuz silkmişti. Kafası güzeldi.

"Çıkarırım o zaman."

"İyi de, üşüdüm diye giyindin." Sesli bir nefes verdi. Jimin'in aptal aptal sırıttığını görünce gülmeye başlamıştı. Ona kızmak imkansızdı resmen! "Neyse... Gidip temiz bir şey getireyim."

"Ben de geleyim mi?!"

"Hayır."

Jeon hiç düşünmeden reddettiğinde Jimin yatağa geri oturdu, asık suratıyla. Jeon söylene söylene aşağı inmişti.

"Merdivenlerden kayıp düşecek sonra uğraş dur. Ne bu enerji anlamıyorum. Ayıkkenki enerjisi yetmiyormuş gibi..."

Güldü. Sobaya biraz daha odun koymuştu. Çünkü Jimin üşüdüm diye söyleniyordu. Aldığı yeni kazakla üst kata çıktı. Jimin boylu boyunca uzanmıştı yatağa. Tavanı izliyordu.

"Getirdim kazağını. Giy hadi, üşüme." 

Jimin ona bakmadı. "Üşümüyorum."

Jeon, ters bir bakış attı küçüğüne. Yanına uzanırken "Üşümezsin tabi." diye mırıldanmıştı. "Benimle oyun oynuyorsun, değil mi?"

Küçüğü ona doğru dönünce sustu. Yüzündeki sevimli sırıtış genç adamı oldukça heyecanlandırıyordu doğrusu. Sevgilisinin güzelliğinde kaybolmuştu yine. Hipnoz olmuş gibi bakıyordu güzel yüzüne. Hâlinden de bayağı memnundu.

Jimin kolunu beline sarıp iyice ona sokulduğunda Jeon "Ne oldu?" diye sordu bu defa. "Pilin mi bitti?"

Jimin küçük bir kahkaha attı. Cevap vermemişti. Jeon, bedenini iyice kendine doğru çekti. Jimin'in onu bir yastık gibi kullanmasına izin vermişti.

Aşağıdaki küçük soba kulübeyi iyi ısıtmadığından küçüğünün üzerini güzelce örttü. Belki de bu mevsimde burada kalmak pek akıllıca değildi.

Tabi Jeon hâlinden memnundu. Soğuk umurunda değildi. Buraya ilk gelişinde yanında bu dünyadaki her şeyden çok sevdiği sevgilisi vardı. Ölümünden sonra, bir daha hiç kimseyi aynı şekilde sevebileceğini düşünmemişti Jeon fakat hayat sürprizlerle doluydu. Şimdi, bambaşka biriyle bu kulübedeydi. Hisleri ise aynıydı, Jimin'i bu dünyadaki herkesten her şeyden çok seviyordu. Kendinden bile. Bu yüzden zamanında Denise ile yaşadığı ya da yaşayamadığı her şeyi onunla da yaşamak istiyordu.

Denise her zaman kalbinin bir köşesinde olacaktı. İstese de söküp atamazdı zaten onu kalbinden. Son nefesine kadar onunla olan anılarına saygı ve sevgi duyacaktı.

Jimin, bazen inkar etse de kıskanç biriydi ancak bu konuda anlayışlı olması Jeon'un içini rahatlatıyordu. Küçüğü gerçekten harika bir kalbe sahipti. Jeon da onu en çok bunun için seviyordu ya!

Jimin'e baktı. Huzurla inip kalkan göğsünden çoktan uyumuş olduğunu anlamıştı. Sevimliliğine gülümsedi ve saçlarını öptü.

Jimin onun için huzur demekti. Neşe demekti. Yaşam demekti. Ancak onun gibi birisi ona yaşamın ne kadar değerli olduğunu hatırlatabilirdi. İyi ki çıkmıştı karşısına o gün, takılmıştı peşine. Arkadaş olmak istiyorum diye tutturmuştu.

Jeon sakin geceninin ve kollarındaki bedeninin ona verdiği huzurla gözlerini yumdu. Daha önce bu kadar çabuk uykuya daldığını hatırlamıyordu.

JeonHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin