Hemen baş ucunda durdum. "Mahmut.." dedim sessizce. Gözlerini yavaşça açtığında yaptığım şey için hemen pişman olmuştum. Uykuya dalmıştı bile çocuk. Hem bu saatte uyuyorum diye bana laf söyleyip hem de kafasını koyar koymaz uyumuştu.

"Efendim? Noldu?"

"Yanına gelsem." dediğimde bunu bekliyormuş gibi vücudunu yan çevirip bana yer açtı.

"Gel." Yatak varken bir koltuğa sığmaya çalışmak ne kadar mantıklı bilmesem de hemen açtığı yere uzandım. Şimdi onun göğsü benim sırtımdaydı. Kalp atışlarını hissedebiliyordum. Hızlıydı ama benimkiler kadar değildi. Birkaç saniye ikimiz de hareket etmeden durduktan sonra Mahmut bir kolunu altımdan, diğer kolunu kolumun üstünden geçirip belime sarıldı. Bu hareketiyle bütün vücudum yanıyor gibi hissederken bir bacağını da iki bacağımın arasına soktu. Şimdi çok rahattık. Belime sardığı kollarına ellerimi sabitledim ben de. O varken kendimi huzurlu hissediyordum.

Saçımı kokladığını hissettiğimde gülümsedim. Ondan güzel bir söz beklerken her zamanki gibi beni şaşırtmayı başardı. "Bir daha götün başın açık açtığını görmeyeyim o kapıyı."

"Neden?" tam arkamda o varken ve konuştukça nefesi enseme vururken aklım pek çalışmıyordu.

"Ne demek neden?" sinirle konuşup kollarını çözmek için bir hamle yaptığında kollarına sarıldım.

"Tamam tamam.. Açmam bir daha o halde." yeniden yumuşayıp kollarını sıkılaştırırken yine konuştu. bu çocuk az önce uyumuyor muydu? Bu konuşkanlık nereden geliyordu?

"Neden açmadın telefonlarımı?"

"Sessizde kalmıştır, duymadım."

"Bir şey oldu sandım." güldüm kendi kendime.

"Ne olabilir Mahmut? Bu saatte uyumamdan daha farklı ne olabilir?"

Uykumu böldüğü için kızgın gibi konuşsam da uyanır uyanmaz onu görmem iyi olmuştu. Tabii keşke o beni öyle görmeseydi.

"Bilmem... Okul açılmadan birlikte vakit geçirelim istedim." çekinerek söylediğini fark etmiştim. Her ne kadar güzel sözcükler sarf etse de bazen böyle utandığı oluyordu.

"Güzel düşünmüşsün." dedim ama hemen arkasından aklıma gelen şeyle onu görmesem de kafamı biraz çevirdim. Tavana bakarak "Okul açıldığında vakit geçiremeyeceğiz yani?" dedim. Öyle olmasını istemiyordum.

Önce yanağıma bir öpücük kondurdu. "Hayır tabii ki canımın içi. Ama böyle tüm gün birlikte olamayız."

"Hm." dedim kafamı tekrar yastığa koyarken. Burnunu saçlarımda hissettiğimde güldüm ama her zamanki gibi gülüşüm yüzümde asılı kaldı. Bir anda kollarının arasında ona döndüm.

"Ayaz ani hareket yapma." dedi, kalçasını biraz geri iterken. Sanırım dönerken bir yerlerine değmiştim. Bu kadar belli belirsiz temasın bile onu etkilemesi hoşuma gitmişti.

"Bir gün Cem, Helin, sen, ben dışarı çıkalım!" dörtlü buluşma düşüncesi inanılmaz hoşuma gitmişti ama düşünmeden konuştuğumu sonradan fark etmiştim. "Pardon, bir an Cem biliyormuş gibi geldi." az önce heyecanla çıkan sesim şimdi biraz daha kısık çıkmıştı. Gözlerimi kaçırdım, böyle düşüncesizce konuştuğum için utanmıştım.

Ben kendi düşüncelerimdeyken yanağımda hissettim Mahmut'un elini "Öğrendiği zaman çıkarız yavrum. Sıkma artık canını böyle şeylerle."

Kafamı yukarı aşağı salladığımda önce alnımı sonra burnumu, en son da dudaklarımı öptü.

MAHMUT -gayWhere stories live. Discover now