5.9

34.8K 1.8K 438
                                    

Sabır.

Bu sefer umuyordum ki sabrımı taşırmayacaktım.

En son sabrım taşınca ne olmuştu?

Sinan'a tokat atmıştım.

Ellerimi kollarıma sardım. Yaz ayında üşünür müydü ya? Tüylerim diken diken olmuştu resmen.

Başımı yere eğip kaldırım taşlarını inceleyerek yürüdüm. Bir haftadır Sinan o kadar çok yalvarmıştı ki her şeyi dinleyeyim diye. En sonunda dayanamayıp tamam demiştim.

Pişman olmayacağımı umuyordum.

Şimdi de Sinan'ın evine gidiyordum.

İnşallah bu sefer bıçaklanmadan sapa sağlam eve dönebilirim.

Evin sokağına girdiğimde Sinan'ı evin önünde etrafa bakarken gördüm.

Başını benim geldiğim tarafa çevirince dudağı kıvrıldı.

Ben geldim diye gülüyor muydu?

Yüzsüz birde gülümsüyor.

Sinan'ın yanına vardığımda başımı salladım. "Hayırdır beni mi arıyordun?"

"Evet."

"Burada mı konuşcaz?"dedim etrafı göstererek.

Elini ensesine götürüp kaşıdı. "Hayır. Ben seni merak ettim de onun için indim aşağıya."

Sinan önden binaya girince bende peşinden girdim.

Aslında birkaç dakikalık konuşmak için bu kadar merdiven çıkmaya gerek yoktu.

Üşenmiştim.

Ayakkabılarımızı çıkarıp eve girdiğimizde içimi sıkıntı basmıştı.

Kendi evimmiş gibi koltuğa oturup koltukta ki yastığı kucağıma koydum. Şuan bu evde iki sevgili değil de iki bir şey duruyorduk.

Arkadaş da değildik.

Yabancı da değildik.

Kendime omuz silktim. Neyse neydik aman çokta önemliydi sanki.

"İyi misin?"

Sinan'da yanıma oturmuştu ama birbirimize hâla uzaktık.

"Hayır."

Yalan mı söyleyeyim yani buraya geldiğim için iyi değildim. Bıçakladığım için de iyi değildim. Senden ayrıldığım için de iyi değilim.

Ne kadar da iyi değilmişim.

Ölsem keşke.

Belli belirsiz başını salladı.

"İlk önce şunu bil ki yaptığım şeyden pişmanım. Tamam mı? Yani seni üzmek için yapmadım bunu. Sen sormadan ben söyleyeyim. Eğer Eda hastaneye yatsaydı böyle şeyler yapıp işleri karıştırmasaydı da sana söyleyecektim. Ama sonra. İşler durulduğunda."

"Niye gitmeden önce söylemedin?"

Eşşek başı mıyım ben?

Veya iskele babası?

Bana niye söylenmiyor. Haber verilmiyor. Seri katil miyim ben? Öldürecek miyim sanki?

Dağ başında mı yaşıyorum. Sen anlatsaydın belki de normal karşılayacaktım.

"Beni anlamazsın, ayrılırsın gidersin diye düşünmüştüm." Derince nefes alıp verdi. Omuzunu da silkmişt aynı zamanda. "Ama işler şimdi daha da çıkmaza girdi. Sen, seni aldattığımı düşündün." Gözlerini benden kaçırıp karşı koltuğa baktı. Birkaç dakika bakışlarını benden kaçırdıktan sonra tekrar gözlerimin içine baktı. "Sadece sen değil ki herkes öyle sandı."

"Kusura bakma ama öyle sanmakta haklılar."

Bunun için de üzülmüyordu galiba.

"Yemin ederim aldatmadım seni. O fotoğrafları da atmasına ben izin verdim evet ama huyuna gitmek için. Beni sevgilisi sanıyor Adel ne yapsaydım?"

Sıçtı birde sıvıyor!

"Sevgili sanıyor diye yatmışsındır da onunla."

Gözlerini açıp başını iki yana sallayıp durdu. "Hayır hayır hayır. Valla yok öyle şey. Sadece fotoğraf çekildik Adel. Vallahi,inan bana."

Böyle de iyice şebek gibi oluyordu. Tam ısırılmalık.

Ayrısınız siz kendine gel Adel.

Beni aldatmadığına inanmıştım. Kız zaten hastanede yatıyordu. Benden habersiz neden gittiğini de anlatmıştı. O da tamam. Ama içimde hâla bir şey vardı, bir sıkıntı.

Güvenmiyor muydum artık?

Tekrar yapabileceğini düşünüyordum. Ben hep böyle diken üstünde mi duracam?

"Oradayken de seninle konuşmadım. Çünkü yalan söylediğimi anlarsın diye korktum."

İyi bok yaptın.

"Siz nereden tanışıyorsunuz peki? Eski sevgilin mi?"

"Hayır. Hani bir ara yine gitmiştim ya Mersin'e, ailem yüzünden demiştim. O zaman tanıştık. Ona adres sormuştum o da yardım etmişti. O kadar valla bak. Sonra da Instagramdan falan buldu takip etti bende ayıp olmasın diye takip ettim. Ama yemin ederim aramızda bir şey olmadı." Ne kadar çok yemin etti. Şimdiye kadar çarpılmadıysa zaten doğruyu söylüyor demektir. " Sonra arada mesaj attı. Sevgilim falan dedi. Olmayan şeyleri söyledi sanki yapmışız, gitmişiz gibi." Bula bula şizofren birini bulmuşsun adres soracak. Sende ki şansa tüküreyim. "Daha sonra işte ailesi ulaştı bana. Kızımın tedavi olması lazım dediler. Eda'da sen gelmezsen tedavi olmam dedi. Başlarda umursamadım. Tanımıyorum yani neyini umursayayım. Birkaç kez buraya geleceğini söyledi. Korktum seninle karşılaşır da yanlış anlarsın diye."

Elini saçlarına götürüp sıkıntıyla karıştırdı. "En sonunda gideyim dedim. En fazla iki gün kalır dönerim dedim. Sana haber verecektim. Sonra vazgeçtim. Sende çıkar gelirsin diye. Bunun için sana haber vermeden gittim. Gittiğimde ilk önce kabul etmedi ama daha sonra tamam dedi. Hastaneye yatacağı gün de sabahtan geldim İstanbul'a."

Ellerini yana açtı. "Valla bu kadar."

Valla diyor birde.

"Tamam bir şey demedim ki valla diyip durma."

"Ama inanmıyorsun."

"İnanıyorum."

Bir şey demedi. Bana bakıp sustu sadece. Sonra koltuktan kalkmadan yanıma kaydı. "İnanıyorsun?"

"Evet."

Biraz daha eğilip dudaklarını burnumun ucuna değdirdi. Hop hop ayrıl. Öpmeden geri çekildi.

Ben yokken azmış bu.

"Affettin mi beni?

Kaşlarımı kaldırıp indirdim.

"Özür dilerim."

"Özür dilemen de pek bir fayda sağlamadı. İnanıyorum dedim ama hâla sana kırgınım."

"Yaa. Ben kendimi affettiririm sana. Artık kırgın olma bana."

---

Finalde herkesi öldürüp katliam yapsam ne yaparsınız

:)

Halay Başı |TextingHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin