5.4

35K 1.9K 240
                                    

"Annecim neden hep markete ben gidiyorum." Elimi abim ve ablama uzattım. "Burada iki tane daha çocuğun var senin. Hep Adel hep Adel olmaz ama. Bu sefer de abim gitsin."

Ablam zaten çamış gibi koltukta uyuyordu. Şimdi onu uyandırıp markete sürükleyemezdim. Uyandırsam da ölse bile gelmezdi ki zaten. En iyisi abimin gitmesiydi.

"Ben niye gidiyorum?"

Ellerimi belime koyup "Ben niye gidiyorum?"dedim.

Kendini kral sanıyordu galiba.

Ben neyim peki burada?

Köle mi?

"Tamam tamam başımı şişirdiniz. İkiniz beraber gidin markete ve söylediklerimi alıp gelin. Hadi hadi çabuk olun yemek yapacağım daha."

Abimin kolundan tutup kapıya sürükledim. Beni tek bırakıp arkasını dönüp kendisini odasına kitleyebilirdi.

Ayakkabımı giyip abimin kolundan tutarak binadan çıktık. Abim arada sırada bana söyleniyordu. Neymiş kendim markete gidemiyormuymuşum, beyefendinin keyfini kaçırdık ya söylenir hep.

"Noldu senin sevgiline. Hiç görüştüğünüzü görmedim. Hayırdır?"dedi göz kırparak.

Aman sorma sorma neler olmadı ki?

Omzumu silkip cevap vermeme kararı aldım. Her şeyi bilmeyiversindi. "Kavga mı ettiniz?"

Keşke kavga etseydik.

Tekrar omzumu silktim. Cevap vermek istemiyordum.

"Ne bu suratının hali kızım? Ne olduğunu söylesene."

Sanane be. Allah Allah.

"Bir şey olduğu yok abi. Sen işine baksana."

Bileğimden tutup kaldırımın duvar tarafına çekti. Önüme geçip kaşlarını çatarak "Anlatsana kızım merak ediyorum."

"Yok bir şey diyorum ya yok."

"Bekliyorum."

Anlatmamı bekliyordu. Ama ben anlatmak istemiyordum. Neden bu kadar zorluyordu ki?

Omzumu silkip başımı yere eğdim. Yine gözlerim dolmuştu. Bende iyice sulu göz olup çıkmıştım ha.

Birkaç aylık ilişki yüzünden bu kadar sulu göz olmamdan nefret ediyordum.

"Niye ağlıyorsun?"

Sinirle başımı kaldırıp baktım. "Ağlamıyorum."

Omzumdan tutup kendine çekip sarıldı. "Tamam sormadım bir şey."

Ağlatsın sonra yapmadım bir şey desin!

Yanyana yürümeye başladık. Abim bana bakmadan akan gözyaşımı parmağıyla silince gülümsedim.

Ne kadar hakaret etsemde seviyordum abimi.

Ben market arabasını sürerken abimde elindeki kağıtta yazılan malzemeleri arabaya koyuyordu. Bende tabi arada çikolata falan atıyordum arabaya.

Avucumda tuttuğum telefonun ekranı aydınlandığında bakışlarımı telefonuma düşürdüm.

Sinan:Neredesin?

Sinan:Evde yoksun Adel

Sinan:Nereye gittin?

Ebenin nikahına.

Cevapsız sesli arama.

Adel:Mersin'e geldim

Sinan yazıyor...

Sinan çevrimiçi.

Adel:Ne oldu niye soruyorsun?

Sinan:Evde yoksun

Adel:Evet

Cevapsız sesli arama.

Cevapsız görüntülü arama.

Telefonu kapatıp tekrar avucumun içinde tutmaya başladım. Sinan'la o gün konuşmuştuk ve bitmişti her şey. Kesin ve net olarak bitmişti.

Kendisi hâla anlamasa da bitmişti.

Abim elini gözümün önünde sallayıp hayırdır dermiş gibi başını da salladı. "Neye daldın?"

"Hiçbir şeye dalmadım abi ya." Bana bakıp geri geri yürüdü. Koşarak buraya doğru gelen çocuğu görmeyip çocuğu resmen çiğnedi.

Salak.

Sülaledeki bütün salaklık genlerini abim toplamış bana kalmamış şükür.

Abim ağlayan çocuğun boyunda eğilip onu sakinleştirdikten sonra yanıma geldi. "Hep başıma ne geliyorsa senin yüzünden geliyor."

"He he."

Marketten de çıkınca poşetlerin hepsini abime taşıttırdım. O kadar kası boşa yapmamıştı herhalde değil mi?

"Bir bakar mısınız?"

Yanımızdan gelen kadın sesiyle abimle yavaşlayıp sesin geldiği yere baktık. Kaldırımın biraz ilerisinde kulağında telefon elinde hediye poşeti ile biri vardı.

Kadın yanımıza gelip abime bir yerin adresini sordu. Abim adresi tarif ederken benim dikkatim tamamen başka yerdeydi.

Yanımıza gelip adres soran kadının Eda olduğu.

Yaklaştığımda fark etmiştim.

Demek bu sefer o gelmiş sevgilisinin yanına.

Kızın arkasından "Eda!"diye ses yükseldi ve koşarak bu tarafa geldi.

Eda'nın yanında, benim karşımda nefes nefese kalan Sinan duruyordu.

---

Halay Başı |TextingHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin