24. BÖLÜM:"ONUNLA BİR GECE"

Start from the beginning
                                    

''Valzekan, odama gideceğim. Kapı.''

Valzekan ''Siz içeriye girdikten beş dakika sonra Bay Elendes'in kuralları gereği kapılar kilitlendi. Hiçbir odadan giriş çıkış olamaz.''

''Valzekan ben sıradan birisi değilim, kapı.''

''Siz Bay Elendes'te değilsiniz, iyi günler Bayan Hanse.''

Burnumdan verdiğim sert nefesle hızla koltuğa oturduğumda su sesinin bir süredir gelmediğini fark ettim. İşittiğim çıplak ayak sesleriyle beraber arkamı dönerek oraya baktım.

''Vasmina?'' dedi yavaşça.

Kaşları önce çatıldı ve sonra kavislendi. Üzerine geçirdiği beyaz tişörtle beraber çıplak teni ve teninin üzerine işlenmiş olan dövmeleri silinirken kuruyan dudaklarımda dilimi gezdirdim. O yılan dövmesinin bittiği yeri merak etmem ne kadar doğruydu? ''Bir şey mi oldu?''

''Neden geldiğimi bilmiyorum,'' diye fısıldadım büyük bir dürüstlükle. ''Sadece bir an için yanına gelmek en doğru fikir geldi.''

''Şu an?''

''Şu an nasıl bir fikir bilmiyorum, az önce gitmek istedim.'' Göğsüm derin bir solukla şişti, kabaran gerdanımla bakışları yüzümden aşağıya düştü. ''Valzekan genel kurallarının arasında ortalama on dakika önce kapının kilitlendiğini söyledi.'' Bu durumu garipsemiş gibi kaşlarını çattı. ''Açmasını söyledim ancak senin iznin olmadan buradan gidemezmişim.''

''Kapılar artık açılmaz,'' dedi dudağının bir kenarı bu durumdan memnun bir şekilde kıvrılırken. ''Emniyet için Ring kapanıp bütün çalışanlar çıkınca otomatik kilit sistemi açılır. Ben bile açamam acil durum olmadığı sürece.''

Onunla bir gece?

Pekala...

İki diye düzelttim kendimi, ölü rüyasından uyandığım krizdeyken de yanımdaydı.

Dudaklarım aralandı, yüzümdeki ifadeye bakıp kafasını iki yana sallayarak giderken odasına girdi, yatak odasına...

Önüme döndüm, gözüm şöminenin üzerinden tavana kadar uzanan bacayı takip etti. Bacanın üzerinde bir fotoğraf vardı şu ana kadar dikkat etmemiştim ancak onun peşinden odaya girmeyecek olduğum için ayağa kalkarak şöminenin önüne yürüdüm.

Fotoğraf.

Anılarımı yokladım.

Beyaz duvarda asılı bir fotoğraf, Zenbar ve babası.

Bu fotoğraf Uzhan Elendes'in duvarındaki fotoğrafına aynısıydı.

''Üniversiteden mezun olduktan sonraki ilk yılım. O gün baya iyi demlenmiştim, babam benimle dalga geçip fotoğrafımızı çektirmişti.''

''Bu fotoğrafı gördüm,'' dedim. ''Uzhan Elendes ölmeden hemen önce, duvarında asılıydı. Önünde konuştuk.''

''Seni üzüyor mu?'' dedi çenesiyle fotoğrafı işaret edip. ''Üzüyorsa duvarda çivisinin izini bile bıraktırmam Vasmina.''

Yutkundum, beni acıtan şeylere karşı takındığı sert tavır hoşuma gitmişti. Bir duvar gibiydi, benim için örülüp önüme arkama... Etrafıma dolanan çelikten bir duvar gibi. Sahip olduğu güçlü beden, suret ve düşünce yapısı ondan etkilenmemi sağlıyordu.

''Bunu yapma,'' diye fısıldadım. Sesim acı çekercesine çıkmıştı. ''Alışırım, yapma.''

Gözlerim gözlerine değdiğinde ''Alış,'' dedi. Sesi zehirdi ve onu benim dudaklarımın arasına yaslamış su gibi anlatmıştı. ''Sana kendimi vermemi istiyorsan bedellerini de istemelisin güzel Vasmina... Bana alış, bu ödemen gereken o bedellerden birisi.''

Ben bencil bir adamım Vasmina. Sesi kafamın içinde yankılandı. Zaman bizim için işlemez bile.

Önüme düşen saçlarımı geriye ittirdiğinde hızla inip kalkan göğsüm ona açıldı. Tişörtümün altından bile belli olan hareketler onun karşısında aldığım tavrı net bir şekilde gözlerine yansıtırken bundan memnundu.

''Şimdi bana taytının beline sıkıştırdığın mektubu ver,'' dudağını dışarı doğru büktü. Saçlarımı geriye iten karmakları omuzuma aktı ve oradan da bel kavisim boyunca kaymaya başladı. ''Ya da benim mi almamı istersin?''

Benimle bu kadar tehlikeli oyunların içerisine korkmadan girebiliyorsa benim çekinmem gereken hiçbir şey yoktu.

Ona doğru bir adım atarak ''Belki de?'' diye fısıldadım. Elim kolunu buldu, avuçlarını belime yaslayıp kaydırdığımda büyük eli bel kemiğimin üzerinde durdu ve parmaklarının bir kısmı kalçalarımın başlangıcına dağıldı.

Oyuna son vermesini ve kağıdı alıp benden çekilmesini bekledim. Elini yaslı olan yere bastırdı, o kritik noktada duran elini, tenimden çekmeden kendisine doğru çekti ve bedenlerimiz çarpıştı.

Onu hissettim.

Sesler kulaklarımda büyüdü şöminenin çatırtısı, sessizliğin uğultusu, nefeslerimiz...

Parmaklarını yukarı çekti ve elini belimden aşağıya doğru tekrar kaydırdı lakin parmakları taytımın bel lastiğinden içine girmişti. Belimin arkasından yana doğru parmaklarını sürterek kağıda doğru getirdiğinde kağıdı avuçlarına aldı, eli hala oradaydı.

Bir şey diyecek gibi hareketlendiğinde gözlerindeki tehlikeli, ateş saçan ifadeyi gözlerimden bir an olsun çekmeden konuştu.

''Bilgisayar dili, sekiz haneden oluşur. Her bir harf sekiz basamaklı bir kombinasyondur.'' Dediğinde benden hızla uzaklaştı ve katlı olan kağıdı silkeleyerek açtı.

Dudaklarım aralandı, diyecek hiçbir şeyim yoktu bu yüzden geri kapandı. Sadece... Ortamı biraz daha ısıtacağımızı düşünmüştüm.

''Mesela 01110110 bir harfe tekabül ediyor. Çözeriz, kısa ve öz kelimelerle anlatılmaya çalışmış mektup ve kelimeler sürekli tekrar ediyor.''

''Alt çizgiler?''

''Bilgisayar dilinde boşlukta bir karakterdir ve o da genellikle alt çizgi olarak kullanılır.''

''Kalem getireyim,'' diye mırıldandım. Beni onayladı, ''Nada'nın masasında kalem ve kağıtlar var, oradan alabilirsin.''

''Nada'nın masası giriş katta,'' dedim duraksayarak. ''kapılar kilitli...''

Gülümsedi, ''Değil.'' Diye mırıldandı. Dudakları eğlenircesine gerildi ve göğsü sarsıldı. Erkeksi kıkırtısı odayı doldurduğunda ''Valzekan bir yapay zeka, yalan söyleme duyusu da oldukça gelişmiş durumda.''

🌙

Eee?

Şifreyi çözmeniz için alfabeyi internetten bulabilirsiniz ❤❤

Zenbar ve Vasmina'nın yakın temas sahneleri????

Valzekan'ın yalan söylemesi pekiidfjxosj????

Zenbar da yalanı hiç bozuntuya vermiyojdjeocnd

Her hafta 2 BÖLÜM GELECEK. Pazar ve çarşamba.

Bir saniyenin önemini bilin, zamanı çağlara ayırın ve her dönemde devrimler yaratın.
Sizi seviyorum.
-yas ve yük

CÜRETKAR ~ SONSUZU YAŞAMAK | +18Where stories live. Discover now