3. Bölüm

264 29 9
                                    

"Deniz!"

Annemin kulağımın dibinde bağırmasıyla yüzümü buruşturdum. Ama canım fazlasıyla acımıştı.

"Anne kulağımın dibinde bağırmanı neye borçluyum?"

"Yüzündeki morluğa tabii ki! Ne oldu yüzüne?"

Yüzüme mi? Ne oldu yüzüme? Az önce de acıdı ama. 

Kızın biri dün suratıma yumruğunu geçirdi!

Ben ona bir de bahane bulmuştum..

Dün suratıma terlik yedin ya! Gerçi terlik dememem lazım. Saygı değer Hayriye Hanım yüzümü ziyarete geldi.

Ne diyorum ben ya?!

"Anne dün terliği geçirdin suratıma hatırlarsan!"

"Kız ondan mı böyle morardı bu?"

"Ya ne olacaktı anne?"

"Neyse hazırlan kahvaltıya. Naş Naş."

Çok merak ediyorum kavgadan olduğunu öğrenseydi neyse der miydi? Hazırlanıp mutfağa gittim. Babam kaşlarını çatmış suratıma bakıyordu. Semih'te gülerek olayı anlattı. Bütün bunlar olurken benim umurumda olan tek şey sucuklu yumurtaydı. Elime geçirdiğim ekmekle beraber tavayı silip süpürdüm. Kimse şaşırmamıştı çünkü alışkınlardı bu halime. 

Okula giderken Semih bana döndü.

"Terlikten olmadı değil mi?" dedi elmacık kemiğimi işaret ederek. Bende kafamı sallamakla yetindim çünkü açıklama yapamayacak kadar yorgundum.

Okula gittiğimizde Semih'i kendi binasına gönderdikten sonra bizim sınıfla Eşit Ağırlık B'nin oturduğu çardağa doğru yürüdüm. Her kavgadan sonra durumun kritiği yapılırdı. Sude ile göz göze geldiğimizde bana sorarcasına bakıyordu. Ben de ağzımı oynatarak 'Konuşacağım' dedim. Anladığını belli eden bir gülümseme oluştu yüzünde.

"Haber göndermediler hâlâ." Mert'in konuşmasıyla hepimiz gergin yüzlerimizle ona baktık. Eğer haber yoksa ya durumları çok vahim ya da planları var demekti.

"Yeter ya her hafta bir şeyler yapıyorlar! Doymadılar dayak yemeye." Rüya'nın dediğiyle herkes kaşlarını çatmıştı. Hepimiz bir çıkar yol düşünüyorduk. Meslek Lisesi'nin sınırı yoktu. Ticaret Lisesi ile de kavga ederdik ama onlar asla olayı büyütmez, farklı amaçlar gütmezlerdi. Zaten onlarla okullar arası turnuva falan olursa o zamanlarda kavga ederdik. İşin kötüsü bir hafta sonra turnuvalar başlıyordu.

"Meslek Lisesi işini çabuk halletmemiz lazım. Bir sonraki hafta turnuvalar başlıyor.  Antrenmanlar zaten çoğalacak. Bir de araya Ticaret girerse..." cümlemi bitiremedim. Çünkü ne olacağı hakkında benim de bir fikrim yoktu.

"Ben anlamadım niye yine bize sataştılar ki? Dün aceleden konuşamadık ama bir sorun yaşamadık onlarla." diyen Harun'a cevabı Melih verdi.

"Önceki kavgayı sindirememişlerdir belki?"

"Sanmam eğer öyle olsaydı küçüklerden gitmezlerdi." dedi Safiye

"O zaman niye yaptılar? En mantıklısı bu işte!" Mert sesini yükseltince Safiye gerildi. Şu an herkes sinirli ve gergindi. Bir de kendi aramızda kavga edersek hiç hoş şeyler olmayacaktı. Bunu bildiğim için araya girdim.

"Herkes sakin olsun ve mümkünse kavga etmeyin! Gerçekten şu an hiç sırası değil!" dedim. Herkes onaylayan sesler çıkarttı. O sırada Mert'in telefonuna mesaj geldi. Mesaja baktı ve sırıtmaya başladı.

"Rahat olabiliriz. Daha 10 gün kavga yok."

Herkes derin bir nefes verdiği sırada Burak gülerek konuştu.

Benim HayatımWhere stories live. Discover now