Yakışıklı komşumuz? *.*

Start from the beginning
                                    

Bariz bir biçimde sırf ileride tekrar Ken'in boğazına yapışmayayım diye yalan söylüyordu. Bu yüzden "Uyandığımda yanımda sadece Leo vardı." diye homurdandım.

"Ken hyung'un tuvalete gitmeden önce senin yanında durması için Leo hyung'a seslendiğini duymuştum." dedi Ravi büyük bir ciddiyetle.

Kafam karışmıştı. Sanırım gerçekten aradığım kişi Ken'di. Ama o zaman Leo neden beni öpmüştü? Bu hala büyük bir sır perdesiydi.

Çevremde milyon tane olay dönüyormuş ve ben hiç birini anlamıyormuşum gibi hissettim. Artık gözümün önünde olan olayları bile doğru gördüğüme emin değildim.

Aslında neden sadece Leo ve Ken'e odaklanıyordum ki? Tam karşımda ayakta piyano çalabilen üçüncü şahıs duruyordu. Hazır diğerlerini beklerken onu sorgulayabilirdim.

"Hyuk. Gel buraya otur." dedim Ravi ve Hong Bin ile oturduğum koltuktan kalkarken.

Hyuk "Hayır. Hayır. Gerek yok. " diye diretip beni tekrar koltuğa oturtmaya çalışsada ben inatla koltuktan kalkıp isyan takımı üyelerini koltuğa yanyana oturttum. Sonrada kendim onların tam önüne yere oturdum.

"İşte bu yüzden seni seviyoruz." dedi Hyuk oturduğu yerde mutlu bir şekilde sırıtırken.

"Oturmanız için size koltuğu verdiğim için mi?" dedim cümlesine kahkaha atarken.

"Hayır. Nerede oturduğunu önemsemeyip bizi küçümsemediğin için." dedi Ravi. "Diğer menejerlerimiz bize çok katı davranırdı. Eğer şu anda onlarla olsaydık, biz yerde o tek başına koltukta oturuyor olurdu."

Gene üzülmüştüm. Ne demem gerektiğini bilmiyordum ama onlar için üzgün hissediyordum. Bu yüzden sadece gülümsedim. Bir süre hepimiz düşüncelere boğulup sessizlik içinde bekledik. Sonra ben Hyuk'a dönüp sorgulamama başladım.

"Hyuk, piyano çalabiliyor musun?" diye sordum olabildiğince normal bir şekilde. Dikkat çekmek istemiyordum. Akıllarından şimdi neden bu böyle bir şey sordu ki falan demelerini hiç istemiyordum.

"Evet." dedi Hyuk, sonunda sessizliği bozup ona bir şey sorduğum için mutlu gözüküyordu. "Neden sordun?"

"Hiç eğlenmek için... " deyip benden şüphenmesini engelledikten sonra devam ettim. "Ne zamandan beri piyano çalabiliyorsun?"

Hyuk "Hmmm"sesleri eşliğinde parmaklarıyla bir şeyler hesaplarken salona Leo girdi ve gelip yanıma yere oturdu. Ayrıca inanması çok zor biliyorum ama ben onu zorlamadığım halde şaşırtıcı bir şekilde kendi rızasıyla benle konuşmaya başladı.

"Bende piyano çalmayı severim.
----------- Piyano çalmayı severim.
Eğer evde piyanomuz olsaydı, şu anda sana piyano çalar,
Eğer yapabilseydim, şu anda sana piyano çalar,
seni eğlendirirdim."
seni rahatlatırdım. ---------------

Cümleler o kadar çok benziyordu ki. Resmen beynimden vurulmuşa dönmüştüm. Leo'nun söylediği her bir kelimeyle benim hatırladığım cümleler ekolu olarak kulaklarımda uyum içinde çınlarken hiç bir şey yapamadan ona bakmaya başladım.

Ağzından çıkan her bir kelime benim gözlerimin daha çok açılmasını sağlarken ne diyeceğimi bilemeden öylece donup kalmıştım.

"Sen..." dedim kararsız bir şekilde. Ne demek istediğimi ben bile bilmiyordum. Bu yüzden kelimeler boğazıma takılmıştı sanki, çıkmıyorlardı. "Yoksa sen ..."

Gözleri büyüdü. Ama hani öyle korkuyla büyüyen gözlerle değil. Heyecan ve ümit dolu bir şekilde gözleri büyüdü. İkimizde kararsız bir biçimde birbirimize bakarken salona N ve Ken girince isyan takımı birden bire aynı anda oturdukları yerden ayağa kalktılar.

Who? of VIXXWhere stories live. Discover now