Bölüm 32

9 3 42
                                    

Dong-Hyun'dan

Her zaman ki gibi pek gitmediğim şirketime onun için gitmiştim ama o kendini odasına kapatıyor, hiç dışarı çıkmıyordu. İş dışında kimseyle konuşmuyordu ya da ben görmemiştim. Odasında da işi olmadığı zaman ya kitap okuyor ya da birisi ile konuşuyormuş. Tabi ki yanına gidip onu yoklamıyorum. Sadece yanına giden çalışanlarımdan neler bildiklerini söylemelerini rica ediyordum.

Şimdi ise eve gelmiş tutsağımın odasına ilerliyordum. Her şey senin içindi Eun Mi, neden benden kaçıyorsun ki? O kadar yorgundum ki anlatamam ama umursamadım ve tutsağın odasının kapısını tıklattım.

Dong-Hyun: Müsait misin Hana?

Hana: Gireceksen gir!

Kapının ardından gelen bu sese sırıtmıştım. Yazık! Kapıyı açıp içeri girdim. Yatağa oturmuş her zaman ki geçmeyen siniriyle bana bakıyordu.

Dong-Hyun: Hadi ama! İki yıldır buradasın, her gelişimde böyle bakıyorsun. Artık ev arkadaşı gibi olduk.

Bana sinirle bakan suratı daha da gerildiğinde ufak bir kahkaha patlattım. Karşımda ne kadar da aciz bir durumda.

Hana: Ne istemiştin?

Bir anda sakinleşmesiyle kalakaldım. İki yıl boyunca ilk defa benle böyle sakin konuşmuştu.

Dong-Hyun: Bir şey istemiyorum.

Hana: Peki neden geldin?

Bu kıza ne oldu birden bire? Niye bu kadar sakin?

Dong-Hyun: Sana ne?! Benim evim istediğim gibi girip çıkarım. Sana hesap mı vereceğim?!

Hana: Peki.

Deyip omuz silkti. Bir şeyler karıştırıyordu ya da kendini tutuyordu şuan. Ona bir anda tokat attığımda hemen kendini toparladı.

Hana: Bu sefer neden tokat attın? Yanlış bir şey mi yaptım ya da söyledim?

Dong-Hyun: Canım istedi. Dua et öldürmüyorum seni.

Kafasını sallayıp sustu. Kesinlikle bir şeyler çeviriyordu. Yoksa yine mi kaçmaya çalışacaktı?

Dong-Hyun: Ne işler çeviriyorsun? Çabuk söyle bana!

Hana: Bir iş falan çevirmiyorum. Merak etme kaçmayacağımda.

Dong-Hyun: Peki o zaman neden bir anda böyle sakinleştin! Sana inanacağımı mı sanıyorsun pis sürtük?

Hana: İnanmazsan inanma. İstersen ceza ver ama yalan söylemiyorum. Neden olduğunu da bilmiyorum. Artık pek bir şey hissetmiyorum duygusal olarak. Tek hissettiğim şey onu özlediğim.

Dedi ve ağlamaya başladı.

Hana: Eun Mi şuan iyi değil mi?

Dong-Hyun: Merak etme iyi. Fakat boşuna ağlıyorsun, o seni hatırlamıyor bile.

Hana: Olsun, ben onu hala seviyorum. İllaki bir gün beni hatırlar. Hatırlamasa da sorun yok. Kendi isteğiyle hafızasını kaybetmedi ki.

Deyip ağlamaya devam etti. Daha fazla cırlamasını çekmek istemediğim için odadan çıktım. Yemek yemek için aşağı indim. Hizmetli kızlardan birine Hana'ya bir tepsi hazırlamalarını emrettim, kızda başıyla onaylayarak yanımdan ayrıldı.

Yemeğimi yiyip televizyonun karşısına geçmiştim. Filmimi izlerken çalan telefonumla filmi durdurup telefonu yanıtladım. Arayan Bay Kang-Shi'ydi.

📞

Kang-Shi: Sana haber vermek için aradım. Yarından itibaren Eun Mi şirkete gelmeyecek.

Dong-Hyun: Neden? Bir kusurum mu oldu size karşı Kang-Shi amca?

LANETLİ AŞK (DÜZENLEMEDE)Where stories live. Discover now