Bölüm 8

29 6 10
                                    


Se Hwa'dan

4 ay oldu bu ilacı kullanmaya başlayalı. Tanrıya şükürler olsun ki düşük yapmamıştım. Hatta 7. ayımı bitiriyordum. Yine ilkbaharın bu güzel gününü değerlendirmek için bahçede nedimem olan Sang Hee ile dolaşıyorduk. Çok güzel ve akıllı bir kızdı. Sarayda sevdiğim sınırlı kişiler arasındaydı. Usul usul bahçede yürüyorduk. Çeşmenin yanına varınca elimi soğuk suyla ıslatıp yüzüme gözüme sürdüm. Bu güneşe karşın hala soğuk olan havada neden böylesine terlemiştim ki. Ufak bir sancı vardı karnımda ama çok önemsemedim çünkü her zamanki gebelik sancılarıydı. Biraz fazla yormuştum kendimi anlaşılan. Yorgunluğumu fark eden nedimem;

Sang Hee: Kraliçem isterseniz konağınıza gidelim. İlk önce sıcak bir suyla yıkanırsınız daha sonra bir öğle uykusu çekersiniz.

Kafamı onaylarcasına salladım. Bir anda bütün enerjim gitti. Yerine koca bir yorgunluk çökmüştü. Konağa varmadan hamama gittik. Yıkandıktan sonra konağa gittik. Yatağıma geçip uyudum. Kalktığım da akşam üstüydü.

Yataktan zar zor kalkıp aynanın önüne geçtim. Uzun kahverengi saçlarımı taradıktan sonra ördüm. İşim bitince konağımdan ayrılıp hekimin yanına gitmek için yola koyuldum. Benle birlikte Sang Hee de geliyordu. Hekimin yanına vardığımızda Ana Kraliçe de oradaydı. Şişmiş karnımdan dolayı sadece başımı eğerek selamlamıştım onu. Daha sonra hekim konuşmaya başladı.

Hekim: Müjdemi isterim Ana Kraliçem. Kraliçemiz iyileşti. Bu kadar kısa süreceğini düşünmüyordum. Tanrı tarafından gerçekleştirilmiş bir mucize!

Dedi heyecanla. Şaşkınlıktan kala kalmıştım.

Ana Kraliçe: Bu ne güzel bir haberdir.

Dedi sevinçle. Yanında ki nedimeye dönerek;

Ana Kraliçe: Hazırlıklar başlasın. Büyük bir kutlama yapacağım.

O an çok mutluydum. Bebeğim için yaşayabilecektim. Birden çok duygulandım ve ağlamaya başladım. Hem de Ana Kraliçe'nin yanında 🤦🏻‍♀️. Ne yapayım gebelik hormonları?

Ana Kraliçe: Ne oldu kızım neden ağlıyorsun?

Diye endişeyle sordu.

Eun Mi: Bir şeyim yok Kraliçem. Sadece çok mutluyum.

Dedim yine ağlayarak. Ana Kraliçe bu halime kıkırdamıştı.

Ana Kraliçe: Seni anlıyorum kızım. Gel senle bir ginseng çayı içelim.

Bu dediğine karşın kafamı usulca 'Tamam' anlamında salladım. Ana Kraliçe'yle konağıma gelmiştik. Çayımızı içerken kapıda ki konak ağası kapıyı tıklatıp izni alınca içeri girdi ve kralın geldiğini söyledi. Ana Kraliçe ise içeri davet etti. Gwonjong içeri girdiğinde üzgün görünüyordu. Yanımıza doğru ilerledi ve ikimizin arasına oturdu. Ana Kraliçe konuşmaya başladı.

Ana Kraliçe: Hoş geldin oğlum. Nasılsın, iyi misin?

Ana Kraliçe, benim ona iyileştiğimi söylememi istiyordu anlaşılan.

Gwonjong: İyiyim Ana Kraliçem. Siz de iyisinizdir umarım.

Ana Kraliçe: İyiyim iyiyim. Ne güzel günlerdir bu günler. Artık Kraliçe'nin doğumu yaklaşıyor. Bir varisimiz olacak Tanrı'nın izniyle. Keşke baban da görseydi bu günleri.

Son cümlesinde neşesi kaçmış üzgün bir şekilde konuşmuştu. Çayından son yudumunu alıp kalktı. Onla beraber biz de kalkacakken bizi durdurdu.

Ana Kraliçe: Siz keyfinize bakın. Ben artık gideyim işlerim var.

Deyip gidiverdi. O gidince bir sessizlik oldu. Gwonjong bana bakamıyordu sanki utanıyordu.

LANETLİ AŞK (DÜZENLEMEDE)Nơi câu chuyện tồn tại. Hãy khám phá bây giờ