27🌿

139 49 16
                                    

Jungkook son kez demesinde durdu bir süre. Onu inkar edip "Son kez değil, böyle konuşma." demeyi istemişti.

Ama bunu söylemesi gerçeği değiştirmezdi, umut bile vermezdi ki söylediği epey saçma olurdu.

Kabul etti son kez deyişini.

Yatakta ona doğru dönüp yüzüne baktı. Yanaklarını avuçları içine alıp biraz izledi onu.

"Ne buldun bebeğim?"

"Denizin arka kısmında kalan orman  var ya orada piknik yapalım istedim. Denizde gözüküyor belki biraz yürüyüş de yaparız diye düşündüm."

Ayakta bile zor duruyordu Jimin. Jungkook onu yormamak için az kalsın kabul etmiyordu.

"Yürümek hergün daha da zor Jungkook. Ve şuan dayandığımın sınırındayım."

Jungkook titreyen sesinden öpmeyi diledi.

Kararlı bir şekilde "Yapalım sevgilim."dedi.

_______

"Burası iyi gözüküyor Jungkook."

Jungkook memnuniyetle gülümsedi ve çimlerin üzerine örtüyü serdi.

Jimin'in rahat oturması için birçok minder getirmişti. Oturması için doğru ortamı hazırladı ve rahat olduğundan emin oldu.

Jimin'in isteği üzerine sadece tatlı şeyler ve biraz içecek getirmiştiler.

Jungkook içecekleri doldurmuş ve pastayı dilimlere bölmüştü.

"İyi ki doğmuşum Jungkook."dedi. Geriye doğru gerinip yüksek ağaçlara baktı.

Yüzündeki o huzurlu ifadeyi görebilmişti Jungkook.

Jungkook ona doğru yaklaştı. Pastasını ve içeceğini de yanına aldı.

Jimin başını Jungkook'a çevirdiğinde çatalla ona pasta uzattığını gördü.

"Ben yedirip, ben içireyim istiyorum."

Jungkook yalvarır gibi bakıyordu yüzüne. Cümlesi Jimin'den bir kabul bekliyordu.

Jimin çatala doğru uzanıp pastayı yedi. Gülümseyerek öyle yedi ki mutlu olduğu her bir kısımdan gözükürdü rahatça.

Jungkook gülümsedi.

"İyi ki doğmuşsun Jimin."

"Ekim ayına henüz 5 ay var Jungkook. 27 yaşıma girecektim."

Jungkook bardağı sevgilisinin dudaklarıyla buluşturdu.

"Çileklimiymiş bu?"

Jungkook gülümseyerek devam etti.

"Sen her yaşında harikasın Jimin. Kimsenin 26 yaşında bu kadar harika göründüğünü görmemiştim. Hem sen çileği seviyorsun."

Jimin elinin tekini Jungkook'un yanağına çıkardı.

"Senin 26 yaşını göremeyeceğim."

Gözlerinin dolduğunu Jungkook fark etmişti. Kendi gözleride ihanet ediyordu şimdi.

Bir kaç damla düştü Jungkook'dan. Jimin'in elini delip geçen bir kaç damla..

Jungkook yere bakıp parmaklarıyla oynuyordu sakinleşmek için.

Sonra gözlerini onunkilerle birleştirdi, arada kalan mesafeyi kapatıp kollarını ince bele sardı.

"O halde sevgilim, ben şimdi seninle aynı yaştayım."

Jimin'in burnu sızlamıştı. Bakışlarını aşağı indirdi istemeden. Yaşları firar ediyordu yanaklarına.

Jungkook çenesinden nazikçe tutup yüzünü kaldırdı hafiften.

"Bana bak Jimin, 26 yaşımdayım bak."

Jungkook'a öyle bir çaresizlikle baktı ki ormandaki tüm canlılar sessiz durmak ve onları izlemek için çaba sarf ediyordu.

Jungkook kırmızı dudaklarını sevdi baş parmağıyla. Göz yaşlarından ıslanmış ve tir tir titriyordular.

Usulca öptü onları korkmasınlar diye. O çaresizlikten korkup titremesinler diye. Sonra yanağından yeni süzülen bir yaşı öptü.

Gözlerini öptü ayrılık getirdiğini bilmeyerek. Kirpiklerini teker teker küstürmeden öptü.

Artık titremeyen dudaklarını bir kez daha öptü çekinerek. Alınlarını birleştirmiş ve fısıldamıştı halsiz bedene.

"Sen iyi ki doğmuş ve beni  bulmuşsun Jimin."

Jimin ona uzunca sarılmış ve boynunda soluklanmıştı.
Sakinleşmiş hissediyordu şimdi.

"Pastamı yedirde gezelim biraz Jungkook."

Jungkook yanaklarını sildi ve burnunu çekip gülümsedi. Tabağı eline aldı. Jimin'in istediği kadar ona yedirdi.

Sonrasında malzemeleri toplayıp arabaya yerleştirdi. Jimin'i nazikçe yerden kaldırıp beline attı kolunu.

Denize doğru yürümeye başladılar yavaş yavaş. Jimin'in içi gibi sessizdiler. Denizin ferah kokusu geliyordu, dalga sesleri yükseliyordu ve onlar yan yana yürüyordular.

Henüz vakit varken kelimeler sarf edilmeliydi dudaklardan. Ama o kelimeler tükenmişliğin dibine vurmuştular.

Bir daha gelinemeyecek bir gün, tutunamayacak olan iki eldik biz Lavinia.

Lavinia [JİKOOK]Où les histoires vivent. Découvrez maintenant