13. Bölüm

158 14 6
                                    

Elimdeki dosyayı sinirle masaya fırlattım. "Saçmalığa bak!" gözlerimi yumup derin bir nefes aldım. "Zahmet etmişler bu yönerge için, direkt devam edemeyeceğimizi söyleselermiş bari." sinirim geçmiyordu.

"Chan vardır bir yolu, bu kadar sinirlenme."

"Nasıl sinirlenmeyeyim Sehun?! Pollyanna olmaya gerek yok. Projeye devam etmemiz şu anda imkansız."

"Pes mi edeceksin yani?" Sehun'un sesi hayal kırıklığına uğramış bir şekilde çıkmıştı.

"Hayır. Düşünüyorum sadece."

"Her neyse, ben en geç yarın haber ederim size. Burada boş boş oturarak bir şey elde edemeyeceğiz belli ki."

"Pekala o zaman, dağılalım. Yarın görüşürüz."

Sehun ile birlikte ofisimden çıktık ve otoparka inince Sehun'un arabasına doğru yürüdük. Kolum hala daha iyileşmediği için araba kullanamıyordum henüz. Proje de şimdilik duraksadığı için dün ikimiz de Kore'ye dönmüştük. Neredeyse bir yılın ardından ülkeme dönmüştüm ve ülkemi gerçekten çok özlemiştim.

"Nereye gidelim?" Sehun'un sorusuna başımı yasladığım camdan kaldırmadan cevap verdim "Eve."

"Aç değil misin?"

"İştahım yok, hem Bibi'yi göremedim dün. Bir an önce kızıma kavuşmak istiyorum."

"Peki o zaman. Önce Baek'i arayayım, evde değildir belki," telefonunu çıkardı ve bir iki yere tıklayıp telefonu arabadaki dijital ekrana bağladıktan sonra Baekhyun'u aradı. Telefon ikinci çalışta açıldı "Baek,"

"Efendim Sehun."

"Ne yapıyorsun?"

"Hiç, sen?"

"Ben de sizin oraya geliyorum."

"Bizim derken? Biz kimiz Sehun?" herif resmen beni yok sayıyordu!

"Chanyeol ve senin yaşadığın yere Baek. Bugün yine gıcıklığın üstünde anlaşılan."

"Ha, yok. Ben onu unutmuşum." sesi bir tık yorgun geliyordu.

"Her neyse, evde misin?"

"Evet evdeyim."

"Güzel, müsaitsen bana yemek hazırlar mısın? Çok açım da!"

"Tamam, görüşürüz." telefonu kapattılar ve yolumuza devam ettik.

Sehun arabasını otoparka park ettikten sonra inmem için kapıyı açtı ve birlikte asansöre binip Byun Baekhyun'un katına çıktık. Asansörden iner inmez Sehun hemen kapıyı çaldı, bense arkasında sessizce beklemeye devam ettim.

Kapıyı açar açmaz Byun Baekhyun Sehun'u gördü ve eşsiz gülümsemesi yüzüne yerleşti fakat arkada beni fark etmesiyle sirke satan yüzü geri gelmişti anında. Yaklaşık bir yıllık görüşmememizin ardından bile aynı duygulara sahip olmamız hoştu. Eninde sonunda ödeşecektik ve ikimizin de bu nefreti sona erecekti. O günün oldukça yakın olduğunu hissediyordum bir şekilde.

"Hoş geldin...iz." Geçmemiz için kapıyı neredeyse sonuna kadar açtı ve yüzüme dahi bakmadan içeri geçmemi bekledi. Ben içeri geçtikten sonra kapıyı kapattı ve arkamdan yürüdü. "Bibi'yi almaya geldiyseniz, hanım efendi şu an uyuyor. Uyandıktan sonra götürseniz daha iyi olur." diyerek sessizliğe son verdi ev sahibi.

"Nerede uyuyor?" sorumla birlikte Bibi'nin yattığı odayı işaret etti. Deyim yerindeyse parmak uçlarımda içeriye girdim ve yatağında huzurla uyuyan kızıma baktım. Kiki'nin boynuna minik burnunu sokmuş bir şekilde usulca uyuyordu. O hali o kadar güzeldi ki yavaşça yere oturup izlemeye başladım.

DRAGON'S TEETHWhere stories live. Discover now