8. Bölüm [M]

233 16 7
                                    

Baekhyun hırsla uzun olanı itti ve eline aldığı kadehteki şarabı yüzüne fırlatmakla yetinmeyip kadehi de salladı. "Seni orospu çocuğu!" diye kükrerken eline ne gelirse uzun olana fırlatıyordu.

"Baek, Baek sakin ol!" Jongin Baekhyun'u durdurmak istese de Baekhyun onu hırsla itmişti.

"Sen kimsin!" uzun olanı göğsünden itti. "Sen kimsin ki bana dokunmaya cesaret ediyorsun!" bir kez daha itti.

"Selam, ben senin baş düşmanın Park Chanyeol!" Alayla konuştu uzun olan. Baekhyun ise daha da sinirlenip eline aldığı başka bir şarap şişesini uzun olana fırlattı. Kırılan şişenin sesi ortamı doldururken Baekhyun hızını alamayıp uzun olanın gözüne yumruğunu geçirdi. Bunun üzerine sabrı taşan Chanyeol de kısa olana bir yumruk atmıştı. Baekhyun karşı atağa geçecekken, Sehun ve Jongin onu kollarından tutup içeri sürüklemeye başlamışlardı. "Bırak!" ama kısa olan hala direniyordu.

"Önce sakin ol." Sehun kısa olanı oturturlarken omuzlarına ellerini koymuştu.

"Ne sakin olacağım!" Baekhyun yeniden çırpınmaya başlarken Jongin de Sehun'a yardım edip kısa olanı yatıştırmak için uğraştılar.

Beş dakika sonra Baekhyun vücudundaki yüksek miktarda alkol ve çok çırpınmanın etkisiyle hareketsizleşmişti. Artık sadece bir noktaya bakıyordu.

"Gidiyorum ben." diyerek ayağa kalkmaya çalıştı fakat kalkamamıştı.

"Bu halde araba süremezsin, taksi çağırdım biraz daha bekle." Sehun'un konuşmasının ardından tekrar eski pozisyonuna dönmüştü.

"Ben gideyim Sehun, herkes gitti zaten." Jongin ve Sehun vedalaşırken Baekhyun'un zihni çok uzaklardaydı. Öyle ki, içeri giren düşmanını dahi fark etmemişti. Sehun gerginlikle nefes alıp Baekhyun'un kolunu tutarken uzun olan da ona yakın bir yere oturmuştu.

"Bu yaptığın neydi Sehun?" Sehun'un çok sevdiği üvey ağabeyi ikisinin de zil zurna sarhoş olduğunu bilerek kardeşini azarlamaya başladı.

"Sadece eğlenmek istemiştim." mahcup bir şekilde konuşmuştu.

"Eğlence anlayışın bu mu? İkisi aynı ortamda olmaktan bile nem kapıp birbirini öldürmek isterken sen cidden onları öpüştürmek mi istedin?"

"Haklısın," başını yere eğen Sehun mırıldanmıştı. "Bir daha olmayacak."

"Olamaz zaten."

"Taksi gelmiştir, ona bakayım ben." diyerek doğruldu.

"Geldiğinde haber verecekler, otur da ikisine göz kulak ol. Bir şeylerin daha kırılmasını istemiyorum." dedi ve odadan çıktı Junmyeon. Sehun ise ağabeyini dinleyip oturmaya devam etti. Sadece eğlenmek istemişti. En yakın olduğu iki insan da birbirini öldürmek isteyecek kadar birbirinden nefret etmesine dayanamıyordu. Ama her girişiminde hayal kırıklığına uğrayan sadece kendisi oluyordu. Belki de artık ikisini aynı ortama sokmayı ve barışmalarını düşünmeyi kesmeliydi.

Eskiden her şey çok güzeldi. Üçü de birlikte güzelce eğleniyorlardı. Ama lisenin son senesinde bir şeyler olmuş ve dost olan iki aile bir anda birbirine düşman kesilmiş ve ortaklıkları sonra ermişti. Baekhyun'un babasının iflas etmesinin ardından da Baekhyun'un da içinde bulunduğu ev yanmıştı. Baekhyun bile nasıl kurtulduğunu bilmiyordu. Öte yandan, Baekhyun'un başına gelenlerden tam bir yıl sonra Chanyeol'ün canından çok sevdiği kardeşi önce kaçırılmış ve çeşitli iğrenç şeylere maruz kaldıktan sonra Chanyeol'ün gözlerinin önünde öldürülmüştü. Daha sonra sırayla babasını ve annesini kaybetmişti. İkisinin de kimsesi kalmamıştı, ikisinin de kaybedecek bir şeyi yoktu ve ikisi de yaşadıklarından birbirlerinin ailelerini ve birbirlerini sorumlu tutuyorlardı. Bu yüzden yıllar süren güzel dostlukları bir anda en derin nefrete ve düşmanlığa dönmüştü.

DRAGON'S TEETHWhere stories live. Discover now