12. Bölüm

134 15 8
                                    

"Baekhyun olanları duydun mu?" önümde açık duran tabletin ekranına boş karalamalara yaparken Jongin'in telaşlı sesine kafamı kaldırdım.

"Ne olmuş?"

"Chanyeol'ün projesinin yapımı esnasında kolonlardan birinde eksik malzeme kullanılmış ve binalardan birinde ciddi hasar varmış."

"Kimseye bir şey olmuş mu?"

"Olay meydana geldiği sırada Chanyeol ve Sehun oradaymış..." Jongin'in sözünü bitirmesine kalmadan telefona yapıştım ve Sehun'u aradım. "İşçilerden ikisi yaralanmış, Sehun ile Chanyeol'de de ufak zedelenmeler varmış." Jongin cümlesini bitirdiği sırada Sehun'un cansız sesini telefonun diğer ucundan duydum.

"Baek,"

"Sehun nasılsın?"

"Duymuşsun anlaşılan."

"Sehun cevap ver, nasılsın!"

"İyiyim, bileğimi incittim sadece."

"Sesin hiç öyle gelmiyor Sehun."

"Yemin ederim sadece bileğim incindi. Yarın acil toplantı var zaten geldiğimde görürsün."

"Yapabileceğim bir şey var mı?"

"Bu gece beni havaalanından sen alsan çok iyi olur."

"Tamam, iner inmez ara gelirim hemen. Dikkat et kendine."

"Tamam, görüşürüz." Telefonu kapatıp derin bir nefes verdim.

"Nasılmış durumu?"

"Sehun bileğini incitmiş sadece. Yarın acil toplantıları varmış o yüzden bu gece buraya geliyorlarmış." Diye cevapladım Jongin'in sorusunu.

"Chanyeol nasılmış?"

"Geberip gitse umurumda olur mu sence?" Jongin cevabıma karşılık gözlerini devirince ben de aynı karşılığı verdim.

"Aylardır birbirinizi görmüyorsunuz, bir nebze de olsa geçmedi mi şu nefretin Baek?"

"Hayır. Neden geçsin?"

"Ben sana tahammül edemiyorum! Chanyeol'ü aramaya gidiyorum, sen burada tek başına kafayı ye."

"Tamam yerim." Jongin'i son kez sinir edip yolladıktan sonra tabletimin kapanan ekranını açtım ve karalama yapmaya geri döndüm.

Projeye başlayalı neredeyse dokuz ay olmuştu. Binanın dış kısmı tamamlanmış, iç kısmı da tamamlanmak üzereydi. Bu süre içinde, bizimkine oranla çok daha büyük bir proje yapan Sehunların projesi de mucize bir şekilde hızla ilerlemişti. Sehun beni sık sık arıyor ve gerekli gereksiz her şeyden bahsediyordu. Tıpkı gitmeden önce söz verdiği gibi en ufak bir şeyden bahsetmek için bile arayıp saatlerce konuşuyordu. Onu çok özlemiştim. Sadece telefonda konuşmak bir yerde yeterli olmuyordu ve ben artık sınırıma ulaşmak üzereydim. Bu şekilde görüşecek olmamız biraz üzücü olsa da sonunda onu görebilecektim.

Sehun'un mesajını gördüğümde montumu üzerime geçirip hemen evden çıktım ve süratle havaalanına gittim. Giriş kısmında beni bekleyen yakışıklı uzun silüeti görür görmez arabadan hemen indim ve yanına gittim. "Aptal!"

"Sana da merhaba Baekhyun, ben de seni çok özledim." Sehun'un sitemine karşılık gözlerimi devirdim ve içler acısı haline baktım.

"Bileğini burkmuş halin bu mu Sehun?!" Sol kolunda askı bulunan ve yüzünde yer yer yara izleri bulunan Sehun'a sinirle baktım.

"En hafif atlatan benim Baek, abartacak bir şey yok." Sehun konuşurken sağ koluna girdim ve yürümesine yardım ederken adımlarının aksadığını fark ettim. Bu da tüm vücudundan yara aldığını gösteriyordu.

DRAGON'S TEETHDonde viven las historias. Descúbrelo ahora