SAPLANTILI AŞIK 2 (+18)

BÖLÜM 41

SELAM CANLARIM. BU ARA NETFLİXTE SÜREKLİ JANE THE VİRGİN'İ İZLİYORUM, ARA VERİP GELDİM. SİZE DE TAVSİYE EDİYORUM. OY VE YORUMLARINIZI BEKLİYORUM. İYİ OKUMALAR.

"Sakin olun, sadece evrakları halletmek için uğramıştım. Ofisteki bilgisayar arızalıydı, dün halledemedik. Gitmeden kahve ikram etti ama çok yorgun olduğum için uyuyakalmışım. Telefonum da sessizde kalmış. Ev basar gibi gelmenizi gerektirecek bir durum yok."

"Nereden bilebiliriz ki bunu?" dedi Bulut. "Aden durumları daha dün sonlandı ve bugün bir anda ortadan kaybolduğunu fark ettik. Ne düşünmemizi bekliyorsun?"

"Tamam, şimdi öğrendiniz. Gidebilir miyiz artık?"

"Yürü," dedi Bulut. Yaso ile birlikte çıktılar ve arabaya yol aldılar ama Siyah çıkmama izin vermedi. Önüme geçti ve Emre'ye sinirle baktı. 

"Evrakları halletmek için soruşturmasını yürüttüğün birini evine davet etmen etik mi sence de?"

Emre omuz silkti. Umursamadığı çok belliydi. "Dava kapandı Siyah."

"Birazdan senin de ağzın kapanacak." Üstüne yürüdü ama onu ittim.

"Lütfen sakin ol. Zaten evraklar halloldu, artık düzenimiz yeniden oturabilir."

"Onu oturtmadan içim rahat etmeyecek." 

Tartışmaları duyan Bulut yeniden gelmişti. Beni kenara çekip Siyah'ın önüne geçti.

"Bak, seni anlıyorum Siyah. Seninle birbirimize benziyoruz ama işler böyle yürümüyor. Seni tutuklayabilir, tam her şey düzelmişken yeniden mahvetme. Tamam mı?"

Emre ona sırıttı. "İyi günler." Kibarca evimden defolun diyordu.

Çıktık ve eve yol aldık. Siyah'ın tabi ki siniri geçmemişti. Yaso, Bulut'un evine gitti ve biz de benim odama kapandık. "Aklın neredeydi Doğa? Evine gitmek ne demek?"

"Sadece birkaç imza gerekiyordu Siyah."

"Buraya getirseydi, burada halletseydin. Sonra evine döner taratırdı, bunu düşünemedin mi?"

"Düşünemedim, ne bileyim. Çok uykum vardı, aklıma gelmedi."

"Sana mesaj attı ve sen de koşarak gittin."

Uzandım ve ona sarıldım. "Beni kıskandığını biliyorum, seni o kadar özledim ki bu bile çekici geliyor Siyah."

"Yapma, şuan ciddi bir şey konuşuyoruz. Beni baştan çıkartma."

Boynundan öptüm. "Beni bir bakışınla bile azdırıyorsun."

Onun da bakışları değişti, nefesleri sıklaştı. "Yapma," diye fısıldadı. "Bir şey tartışıyoruz."

Organını avuçlayıp okşadım. "Serbest bırak şunu, çıkmak istiyor."

"Doğa," diye inledi. 

Düğmelerini açtım ve pantolonunu kalçalarına kadar indirdim. Elimi organına iyice sardım ve gel git yaptım. İrileşmiş ve dikleşmişti, damarları meydana çıkmıştı. İnleyip tişörtünü çıkarttı ve kendini yatağa attı. Hızla soyundum ve üzerine çıkıp onu deli gibi öptüm. Beni altına aldı. 

"Seni özledim, içine girmeyi özledim."

"Sok şunu."

"Sabırlı ol yavrum." Organını önce klitorisime sürttü, beni azdırırken göğüslerimi emdi. Elleriyle ellerimi yatağa sabitledi ve ağırlığını verdi. Bacaklarımı iyice araladım. Göğüslerimden öpücükler yavaş yavaş aşağı indi ve bacak arama kafasını gömdü.