7. Bölüm

164 13 3
                                    

Satır arası yorum bırakmayı ve oy vermeyi lütfen unutmayın.

Keyifli okumalar dilerim...

🌾

*****

Koca bir yükün ağırlık hissi, usulca aralanan göz kapaklarımın üzerine binmiş gibiydi sanki. Baygın bakan gözlerim kapanmak istiyordu. Hatta bunun için oldukça mantıklı sebepler dahi üretip duruyordu kafamın içinde fakat, teslim olmak için can attığı uykuya yenik düşmemek için ciddi bir çaba harcadığıda ortadaydı. Çünkü kapanırsa uzun bir süre asla açılmayacaktı, biliyordu. Lakin, böyle bir lüksü ne yazık ki yoktu.

Zira şuan konsolun üzerinde duran ve duygusuzca bakıştığım saatin 07:14 olduğunu görüyordum. Henüz sabahın erken bir vakti olabilirdi lakin ilk defa kaldığım bir evde yeni bir güne uyanmıştım ve misafir konumunda biri olarak keyfimin her istediğini yapacak bir pozisyonda değildim maalesef.

Genellikle düğün dernek işleri için günler öncesinden memleketten teşrif eden uzak yada yakın fark etmeksizin kimi akrabalar, veya yol üzeri olduğu için durak amaçlı gördükleri arkadaş evine zuhur eden birtakım kişiler tarafından gerçekleştirilen ve gidilen hanenin rutin şartlarına uyum sağlamayan ve keyife göre akşama kadar bir taraflarını devirip yatan insanlar vardı şu hayatta. Kahvaltı faslı öğleni bulmuş, bütün o dağınıklı tek bir kişi üzerine yıkılmış, akşamın bir körüne kadar gezilmiş ve eller kollar dolu bir şekilde eve dönüldüğünde gecenin bir körüne kadar tıka basa yenilerek ertesi güne sarkan kaosun kahramanları olan yatılı misafirleri asla sevmeyen biri olarak, şimdi kalkıpta aynı şeyi yapacak halim yoktu.

Bu sebeple de bakışlarımın açısını değiştirdiğimde görüş açıma giren dolaba doğru saniyeler boyu bilinçsizce bakıp durmam bilmeyen biri için oldukça tuhaf gelebilirdi belki fakat, belli bir noktaya odaklanmak uykunun derinliklerine çekilmemem adına cılız bir gerekçeydi benim için. Herşey zamanında güzeldi ve ben düzenli yaşamayı seven bir insandım.

Yavaş yavaş aralanan ve devamında bir karış açılan ağzımın üzerine sol elimi ters çevirip koydum ve gerinerek bir güzel esnedim. Mahmur bakan gözlerimi bir kaç kez kırptım ve sanırım bu da boş olan algılarım yüzünden tekrara dayanarak yaptığım bir eylem olmuş olabilirdi. Fakat bunun üzerine bakışlarım kısaca kendi üzerime, üzerimde serili olan açık gri tonlarında ki pikeye doğru döndü yavaşça.

Sereserpe yatmakta olduğum yatağı ne maksatla süzmüş olduğumu açıkçası bende pek bilmiyordum ama, başımı sol tarafıma doğru çevirmemle, gri bulutların kuşattığı ormanı kısmen görmeme imkan sunan cama doğru baktım bu kez. Manzara oldukça güzeldi. Hatta yalnızca Güzel demek hakkını yemek anlamına bile gelebilirdi. Zira yüzümde solgun lakin içten bir tebessümün ortaya çıkmasına sebep olmuştu. İçinde bulunduğum konforunda bunda payı elbette ki büyüktü ve gözüme yansıyan görüntü ruhumu mest etmiş, gönlüme inanılmaz bir huzur vermişti.

Kısa bir müddet sonra başımı düz tuttum ve bakışlarım bu kez tavanı buldu. Derin bir nefes verdiğim sırada zihnim yavaş yavaş toparlanmaya başladı ve az önceki uyuşuk halime kıyasla gece yaşadıklarım aklıma gelmişti ki, deminden beri yaşadığım bedensel uyuşukluktan duygularım payına düşen sükuneti asla yaşayamadı.

Çünkü dün geceye ait görüntüler aniden aklıma istila etti ve ben bu hakikate dayanarak hızlıca pikeyi üzerimden kaldırıp yerimde doğruldum. Zira zihnimde beliren görüntüler hiç hoşuma gitmemiş ve yüreğimi ağzıma getirmeye yetmişti. Demir bütün gece biran bile olsun yanımdan ayrılmamıştı. Lakin gördüğüm kâbus o denli korkunç ve gerçekçiydi ki etkilerini hala olsun üzerimde ziyadesiyle hissedebiliyordum.

RÜYA GİBİ BİR MASALWo Geschichten leben. Entdecke jetzt