3. Bölüm

176 15 5
                                    

Satır arası yorum bırakmayı ve oy vermeyi lütfen unutmayın.

Keyifli okumalar dilerim...

🖤🌸

*****

Bu durumu neden, ne için ve ne sebeple yaşadığımı katiyetle bilmiyordum lakin, şuan için ortada hüküm süren korkunç bir hakikat vardı. Ve benim açımdan işin bir diğer dehşet verici tarafıda yaşadığım bu korkunç hakikatin ne ile ilgili olduğuna dair aklımda tek bir mevzunun bile olmayışıydı. Tonlarca ağırlığın bindiğini düşündüğüm gözlerim yavaşça aralandığında, sanki hiç açılmamışcasına dört bir yanım hala zifiri karanlıktı.

Burnuma katlanılması oldukça güç bir koku geliyordu. Ve bu boğuk havayı her içime çektiğimde midemin ağzıma gelmeye başladığını hissediyor olmamda ayrı bir hakikatti benim için. Nefes almak zorunda olmasam bir saniye bile bu iğrenç havayı solumaz ve katiyetle içime çekip kendime eziyet etmezdim. Lakin bütün bu olumsuz şartların bizzat benim aylehime işlediği bir durumun tam ortasında bulunanda bizzat bendim şuan...

Kendimi toparlamam biraz zamanımı almıştı. Lakin az da olsa kendime gelebildiğimde zihnimi hızlıca yoklayarak bu durumu yaşamadan önce neler olduğunu çaresizce hatırlamaya çalıştım. Fakat zihnim koca bir boşluktan ibaretti. Pusarık bilinç altımın gerilerinde hatırlaya bildiğim tek şey ağzıma kapanan sert bir elin oluşuydu.

Kıpırdanarak yerimden kalkmayı denesemde bu da pek mümkün olmadı. Ellerim arkamdan, ayak bileklerimde birbirine sıkıca bağlanmış ve ağzımda bir bant tarafından kapatılarak esaretten nasibini fazlasıyla almıştı. İki büklüm nebatat bahçesinde keşfedilmeyi bekleyen, birbirine dolanmış sarmaşık gibi görünüyor olmalıydım.

İnsanın içini çürüten bu pis kokulu havasız yerde tahminlerime göre hareket eden bir arabanın içerisindeydim. Kafamın içinde gereksiz yere çok fazla olasılık kurmaya açıkcası gerek görmedim zira kendime geldiğim halimi ve bulunduğum koşulları göz önüne aldığımda kesinlikle kaçırılmıştım. Bunu anlamam zor olmadı lakin kim beni neden kaçırsın, kimin benimle ne alıp veremediği vardı ve bana bu durumu reva gören kişi nasıl bir kin güdüyordu işte bunu kavramakta epeyce zorlanıyordum.

Şuan başıma ne gelecekse çaresizce yaşamaya gidiyor ve tıkıldığım yerde gözlerimin intibak etmesi için uğraştığı karanlıktan dolayı zaman kavramınıda yitirmiş hissediyordum. Gece miydi yoksa gündüz mü? Deli gibi merak ediyordum. Acaba ne kadar bir süredir buradaydım ve nereye götürülüyordum?

Soru işaretleri ile dolu bir çok soruya cevap aramaya çalışırken birde her hücreme sinerek ruhumu ele geçiren ürpertiyle baş etmeye çalışmak bana oldukça zor geliyordu. Annemle babam yokluğumu farketmişler miydi acaba? Ya etmedilerse?

Şayet uzun bir süredir ortada yoksam bunu kesinlikle farketmiş olmaları gerekirdi. Lakin bir diğer seçenek de şuydu ki, şayet kısa bir zamandır buradaysam işte ozaman işim çok daha zordu. Zira olumsuz yönde hissettiğim ne varsa henüz daha yolun başındayım demekti.

İki yarım yuvar biçiminde ki sinir kütlesini oluşturan duyum ve bilinç merkezinde ki beynim durmuş ve düşünme yetisini tamamen kaybetmişti. Olanları kafamda her ne kadar döndürüp dursamda mantıklı tek bir açıklama bile bulamamam bundan kaynaklıydı.

Sakin olmaya çalışarak öylece durduğum yerde durdum. Zihnimde herşeyi en başa sararak bu duruma nasıl geldiğimi sorgularken dakikalar sonra sert bir fren sesinin ardından oluşan sarsıntıyla birlikte irkilerek yerimden sıçradım. Daha olan duruma odaklamamışken açılıp sertçe kapanan bir kapı sesi işittim. Güçlükle yerimde bir parça kıpırdanırken dışarıda ki seslere iyice kulak kesildim fakat, olayı tam olarak değerlendirecek potansiyelide kendimde katiyetle göremiyordum.

RÜYA GİBİ BİR MASALOù les histoires vivent. Découvrez maintenant