25. BÖLÜM "GARİPLİK"

77 13 131
                                    

"Sevgiyle bile güzelleşmeyen insanlardan kork Mathilda. Onları bu hayatta hiçbir şey düzeltemez."
--------------------------------

İdil'den, Gece 01:23

Dirseklerimi masaya koymuş, alnımı birbirine kenetli ellerime yaslamıştım. Gözlerimi kapamış ayağımla yere ritim tutarak kalan işlerimi nasıl tamamlayacağımı düşünüyordum. Bu saate kadar koskoca holdingte bir tek Demir ile ben kalmıştık. Gerçi Demir işlerini bitirmiş, beni bekliyordu.

Aklıma gelen şey ile gözlerimi açıp kafamı kaldırdım. Ellerimi çözüp hızlıca oturduğum yerde doğrulup önümdeki bilgisayara yaklaştım.

"Vallahi beynim çalıştı bak!"

Demir yorgun sesiyle konuştu. "Senin beynin hep çalışıyor. Çok zeki birisin."

"Senin gibi."

Bir kaç hisse alma-satma tekliflerini dikkatlice okuyup kabul ettikten sonra işlemleri yarın sabaha dek beklemeye aldım. Şirkete biraz cebimden para yatırıp hisselerin riske girmesini engelledim. Gelen e-postaya da düşünüp düşünüp anca bulduğum cevabı yazıp yarın göndermek üzere taslağa aldım. İşim bittiği için bilgisayarı kapatıp yerimden kalktım. Valla boşuna düşünmüşüm o kadar, yap sabaha bırak kalk git işte kardeşim.

Neyse diyerek ceketimi sandalyenin üzerinden aldım. Onu giyerken Demir her hareketimi izliyordu.

Bakışlarına karşılık konuştum. "Ne oldu?"

"Hiç."

İşimin bittiğini anlayınca o da ayağa kalktı ve birlikte odamdan çıktık. Asansörlere doğru ilerlerken yeniden konuştum.

"Bu saate dek beklettiğim için özür dilerim."

"Dilemene gerek yok git demene rağmen bekleyen bendim. Hem aşırı bir yoğunluk var normal yani."

"Muhtemelen bir iki haftamız böyle geçecek."

"Maalesef."

Bir süre sessizlik oluştuktan sonra negatif enerji olmaması için pozitif konuşmaya çalıştım. "Olsun ya, en azından batmadık. Batmayalım da, gerisi halledilir. O haftalar böyle geçer sonra düzeliriz."

Elini belime atıp beni başıyla onayladı. Asansör giriş kata vardığında inip binadan ayrıldık. Kapıları iyice kilitledikten sonra arabalarımıza ilerledik ki Demir'i durdurdum.

"Bayılacaksın şimdi uykusuzluktan. Ben ayığım, ben süreyim senin araban burada kalsın."

"Yok ya sürerim ben."

"Sür de kaza yap değil mi? tövbe Allah korusun."

İç çekti. "İyi madem, öyle olsun."

Gülümsediğimde arabama doğru ilerledik. Ben sürücü koltuğuna, o yanıma yerleştiğinde kemerlerimizi takıp kısa bir yolculuğa başladık. 

Benim de çok uykum vardı, bıraksalar ben de bayılabilirdim ama eve kadar kendimi ayık tutacaktım. Öbür türlüsü çok riskliydi.

Demir'in benden yorgun olma nedenine gelirsek bugün kendi holdingi ile çok uğraşmış. Toplantıdan toplantıya koşmuş, bir sürü müşteri gelmiş, bilgisayar başından kalkamamış. Üstüne bir de çık oradan gel benim holdingteki işleri yap. Bir saat kadar vicdan azabı çekmiştim kendi içimde, bir de benim holding çıktı adamın başına diye. Ama öyle böyle gün bitmişti işte.

Neyse ki kazasız belasız evime varabilmiştik. Eve girer girmez kendimizi odalarımıza atmış, üstümüzü başımızı değişmiş, yatmadan önce yapılan rutinlerimizi halledip yatağıma geçip sarılmıştık.

Kolyedeki Kalp | TamamlandıHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin