Bölüm:19

3.8K 137 20
                                    


Dudaklarım kendiliğinden aralandı, "Ben seni bırakıp gitmedim...Ben seni bırakıp gitmeyi bir saniye bile düşünmedim."

Gözlerinde herhangi bir değişiklik olmadı. İfadesiz gözlerle bana bakmaya devam etti.

Benim kalbim bu kadar hızlı çarparken neden o tepki vermiyordu.

Kaşlarım çatıldığında çoktan kafamı duvardan ayırmış ona bakmaya başlamıştım. Gözlerim aniden bulanıklaştığında gözlerimi iki üç kere hızlı hızlı kırptım ve tekrar Boran'a baktım.

Boran?

Boran burda değildi.

Ama az önce karşımdaydı.

Hızla ayağa kalkıp etrafıma baktım,"Boran-"

Yoktu kimse.

Boran burda değildi.

Az önce kiminle konuşuyordum?

Hayal gördün Mitra.

Hayal falan değildi çok gerçekti. Tenlerimiz birbirine çarptı hayal olamazdı.

Kafamı ellerimin arasına alıp etrafa bakınmaya son verdim ve hızlı adımlarla yıkılan evden uzaklaştım.

Çok gerçek gibiydi.

Gerçek olmamasına aklıma almıyordu.

Dümdüz yola bakmaya devam ederken arabada aniden gelen telefon sesiyle irkildim. Gözlerimden akan yaşlarla yan koltuğa attığım telefonu tek elimle alıp arayan kişiye bakmadan telefonu açtım.

"Merhaba Mitra," diye gelen mekanik sesle derin bir nefes alıp telefonu daha sıkı tuttum, "Geç kalmadın mı ya aramak için?"

Telefondan mekanik bir kıkırdama sesi geldi. "Biraz zaman tanıdım sana; kendine gel istedim. Güçsüz bir düşman istediğim en son şey." 

Derin bir nefes alırken direksiyonu sağa kırıp arabayı durdurdum. Karanlık ve boş sokağa bakarken, "Her şeyi geçtim. Sırf ama sırf bu yaptığın şey için bende seni yakıcam. Ateşimde öyle bir kavrulacaksın, seni o ateşten çıkarmam için yalvaracaksın. Yaptığın her şeyi geçerim, bu yaptığını unutmam. Bekle...elinde silahınla bekle...tetikte ol her zaman." Dedim ve telefonu kapatıp telefonu yan koltuğa attım.

Derin nefesler alıp verirken arabada yine bir telefon sesi yankılandı. Sıkıntıyla nefesimi verip telefonu tekrar aldım ve açıp kulağıma dayadım.

"Mitra! Boran delirdi, Miran TAN'ı o da buldu. Evine gidiyor şu an, kafasına sıkacağına da yemin etti...Kaç aydır planladığı büyük sevkiyatı da bu gece yapacak. Sadece bugün, sadece ama sadece bugün yanında olmama izin ver lütfen. Tek yapamazsın." Diye hızlı hızlı konuşan Emre'nin sesiyle kocaman bir kahkaha attım.

Telefonu Emre'nin suratına kapattım ve  telefonu yan koltuğa sinirle atıp, "BU DA OLSUN AMINA KOYAYIM! SİKTİĞİM BELALARI NİYE ÜST ÜSTE GELİYOR?Bİ DURUN YA Bİ DURUN SİNDİRMEME İZİN VERİN!" Diye tüm kuvvetimle direksiyona vurdum.

****

Miran tan'ın evinin önüne geldiğimde hızla belime yerleştirdiğim silahı düzelttim sonra arabadan çıktım. Kapının önünde boranın adamları olduğunu tahmin ettiğim yaklaşık 20 adama kısa bir bakış attım.

Hepsinin bakışları bendeydi.

Hızlı adımlarla eve doğru yürüdüğümde bahçe kapısında bir adam önümde durdu.

"Buyrun hanımefendi?" Adama cevap vermek yerine içeri girmek için bir hamlede bulunduğumda adam bir adımla önümü kesti. Sinirle nefesimi verip bakışlarımı adama çevirdim gülümseyerek. Fakat ben daha bir şey demeden bir adam koşarak yanımıza gelip karşımdaki adamın kolunu tutup, "Özür dilerim onun adına Mitra hanım. İşe yeni başladı sizi tanımıyor. Lütfen geçin," Dediğinde başımı sallamakla yetinip, hızlı adımlarla içeri doğru yürüdüm.

Müptelâ Where stories live. Discover now