Bölüm:40

1.5K 60 10
                                    

Hayır, hayır, hayır.

Hayır.

Bana bunu yaşatamaz.

Kaldıramam.

Nefes alış verişlerim hızlanırken ellerim titremeye başlamıştı. Banyodan gelen ses kulaklarımı çok rahatsız ediyordu, önüme düşen telefonun ekran ışığı gözlerimi rahatsız ediyordu.

Mantıklı düşün, mantıklı düşün.

Titreyen ellerimle hızla aramayı sonlandırıp son aramalardan aramayı sildim ve telefonunu aldığım yere bıraktım. O sırada banyodan gelen su sesi kesildi, hızla yatağa uzanıp sırtımı banyoya vererek gözlerimi yumdum. Ellerim hala deli gibi titriyor, kalbim ağzımda atıyordu.

Kapı açılma sesi kulaklarıma dolduğunda gözlerimi daha çok yumdum. Kısa süre sonra odada onun nefes alış verişlerinin sesiyle beraber adım sesleri duyuldu.

Sakinleşmem lazımdı. Yorganın altına aldığım ellerim zangır zangır titriyordu.

Kısa süre sonra kapının kapanma sesi yankılandığında gözlerimi açıp kapıya baktım. Çıkmıştı. Hızla yatakta doğruldum. Çıplak ayaklarımla pencereye doğru koştum. Evden çıkarak korumaların evinin önüne getirdiği arabaya bindi ve gitti.

Gitti.

Gitti!

Gitti.

Gözlerimden yaşlar hızlı hızlı akarken az önce yaşanan şeyleri idrak etmeye çalıştım.

Boran yapmaz.

Yapamaz.

Sırtımı duvara vererek yere oturdum, dizlerimi kendime çektim.

Sakin olmam lazımdı, düşünmem lazımdı. Fevri davranamazdım. Sabahı bekleyemezdim. Peşinden gidemezdim. Düşünmem lazımdı.

Kahretsin.

Ellerimi öfkeyle sırtımı verdiğim duvara vurduğumda kalbimin acısı yetmezmiş gibi elimin de acısı eklendi.

Gözlerimden yaşlar akmaya devam ederken saatlerce oturup düşündüm ne yapmam gerektiğini. Düşündüm, düşündüm ve bir sonuca vardım.

Bilip bilmeden Boran'a saldıramazdım ama yapacağımı biliyordum.

Sırtımı duvardan ayırarak ayağa kalktığımda gözüm ağlamaktan açılmazken 5 saattir oturduğum için bedenim uyuşmuştu. Gözyaşlarım yüzümde kurumuştu. Ağır ağır banyoya doğru yürüdüm çıplak ayaklarımla ve yaklaşık yarım saat soğuk suyun altından öylece durdum. Düşündüm, düşündüm. Yapacaklarımı bir bir düşündüm.

Şimdi ise 09.38'i gösteren saatle bakışıyordum salonda. Boran hala gelmemişti.Emre'nin uyanmasına iki dakika vardı.

Dudaklarımdan titrek bir nefes verdiğimde sonunda saat 9.40'ı gösterdi ve yanımda duran telefonumu alıp Emre'nin numarasını tuşladım. Kısa süre sonra, Emre'nin yeni uykudan uyanmış sesi kulaklarıma doldu, "Efendim?"

"Sana ihtiyacım var. Gelir misin buraya?"

Hızla, "Tamam,tamam. Geliyorum beş dakikaya." Dediğinde telefonu kapattım.

10 dakika sonra kapı çaldı, hatice hanım mutfaktan çıkıp kapıyı açtı ve Emre göründü. Endişeyle yüzümü incelerken zorlukla dudaklarımı fısıldadım, "Hoşgeldin."

Yanıma doğru yürürken, "Ne oldu? İyi misin sen?" Diye sordu endişeyle. Ona sarılırken, "İyiyim,sadece yardımına ihtiyacım var." Dedim ve geri çekilip koltuğa oturdum. O da koltuğa oturup tüm dikkatini bana verdi.

Müptelâ Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin