-FİNAL-

4.1K 108 110
                                    




2 gün sonra yazarın anlatımıyla;

Mitra iki gündür kendini kapattığı odadan tekrar yemek masasına gidip tabağını oymak için çıktı ve sarsak adımlarla salona indi. İki gündür uyumadığı için ve sürekli ağladığı için gözaltıları mosmor, gözleri kıpkırmızıydı ve yorgunluktan gözleri kapanıyordu. Sarhoş gibiydi, bedeni kendisiyleydi fakat ne yaptığı hakkında hiçbir fikri yoktu.

Salona girdiğinde Emre ve Miraç'ın aynı anda bakışları kız kardeşlerine kaydı. Mitra'nın bu hali ikisinin de canını sıkıyordu. Emre daha fazla anlıyordu onu, çünkü daha çok zaman geçirmişti onunla ve onu tanıyordu. Miraç ise bir adam için bu kadar kendini heba etmesine anlam veremiyordu.

Mitra yavaş adımlarla masaya oturduğunda Miraç ve Emre bu sefer aynı anda bakışlarını kız kardeşlerinden alıp önündeki yemeklere çevirdiklerinde Mitra üstünden kalkan bakışlarla derin nefes aldı.

Gergindi, hissizdi ve en önemlisi çok yorgundu. Onun yorgunluğunu anlatıcak kelime bulamıyordum.

Beyni o kadar doluydu ki ne düşündüğünü bilmeden bir şeyler düşünüyordu. Gözlerindeki duygusuzlukta yorgunluğunu destekliyordu.

Mitra ansızın dudaklarını araladığında sesi sessiz salonda bomba etkisi yaratmıştı. "Cerenle nasıl tanıştınız?"

Miraç bu soruyu beklemiyordu. Bu soruyu değil, Mitra'nın iki günün ardından onunla konuşmasını hiç beklemiyordu. Şaşkınlıkla sessiz kalarak Mitra'ya baktığında Emre Mitra'ya cevap vermesi için masanın altından ayağına vurduğunda Miraç kendine gelmiş gibi irkildikten sonra dudaklarını araladı, "Paris'te bir barda tanıştık."

Anıları belleğine yüklendiğinde dudaklarında belli belirsiz bir gülümseme belirdi, "Bir adam ona sarkıntılık yapıyordu. Bende insanlık gereği gidip kızı adamın elinden kurtardım. Tamamen iyi niyetimle iyi misin diye ingilizce sorduğumda bana öfkeyle 'sanane' diye bağırmıştı türkçe, anlamadığımı düşünerek. Orda bir kaç dakika birbirimizle kavga ettikten sonra arkadaşı gelip onu uzaklaştırdı benden. Bende onu en son orda gördüm taki buraya gelene kadar. O cırtlak sesiyle bağıran kız 6 yıl sonra karşıma çıktı tekrar."

Dudaklarındaki gülümseme büyütmüştü. Onların arasında inanılmaz bir çekim vardı. Ceren her ne kadar istemem yan cebime tribinde olsa bile Miraç'ı her gördüğünde deli gibi heyecanlanıyordu. Tıpkı Boran ve Mitra gibi onlarda birbiri için yaratılmış iki bedendi.

Mitra Miraç'ın anlattığı hikayeyi heyecanla ve şaşkınlıkla dinledi. O burda tanıştıklarını düşünmüştü. Onların hikayesinin 6 yıl öncesine dayandığını hiç düşünmemişti. Abisinin mutluluğuna gülümsediğinde, "Aşık mısın ona?" Diye sordu heyecanla. Miraç çekinerek bakışlarını tabağa çevirdi, "Hayatım boyunca hiç öyle boktan bir şey hissetmemiştim."

Mitra dediği şeyle daha fazla gülümsediğinde bakışlarını Emre'ye çevirdi, "Eee sen ne iş Aslı'yla?"

Aslında yapmak istediği onlarla aylardır hatta yıllardır yapamadığı kardeşlik bağını güçlendirmekti. Onları ihmal ettiğini biliyordu. Onları yargılarken kendini hiç fark etmemişti. Bir kere olsun onlara nasıl olduklarını sormamıştı mesela en basitinden. Şimdi toparlamaya çalışıyordu beceriksizce fakat çok geçti her şey için.

Emre Mitra'nın sorusunun ardından göz ucuyla Mitra'ya baktıktan sonra sıkıntıyla nefesini verdi, "Bana hiçbir faydası olmayan bir iş."

Mitra'nın Miraç'tan dolayı gülümseyen suratı solduğunda endişeyle Emre'ye baktı. Neden öyle demişti ki?

Emre Mitra'nın iç sesini duymuş gibi devam etti tabağındaki yemeklerle oynarken, "Yurt dışına gidicek."

Mitra ne olmuş yani der gibi omuz silktiğinde Emre elindeki bıçağı tabağa bırakıp bakışlarını Mitra'ya çevirdi, "Uzaktan ilişki yürütülmez. Hem ortada ilişki de yok, kaçıyor benden. Gidicem diyor başka bir şey demiyor."

Müptelâ Where stories live. Discover now