Bölüm:16

4.7K 144 53
                                    

Bir

İki

Üç

"Hastanın kalbi duruyor,"

Üç

Üç

Üç

"Nabız çok düşük,"

Beş

Sıfır

Beş

"Hastayı kaybediyoruz."

Ellerimi kulaklarıma bastırıp dizimi kendime doğru çektim.

Bir

İki-

"Ameliyathaneyi hazırlayın."

Sesler susmuyordu.

İnsanlar lanet olası sesini kesmiyordu.

Duymak istemiyordum, kapısının önünde yere oturduğum hastane odasının içindeki yavaşlayan kalp ritimlerini duymak istemiyordum. Bağıran doktorların sesini duymak istemiyordum.

"BORANNN!" Diye bağırarak hastane koridorundan koşarak buraya doğru gelen Ceren'i görmemle kaşlarımı çattım.

Boran burda değildi ki.

Ağlıyordu, hıçkırarak.

Rüzgar onu tutmaya çalışıyordu.

Koridorun yarısına geldiklerinde Rüzgar sonunda ağlayarak koşan Ceren'i tutmuştu ve Ceren Rüzgar'ın kollarına yığılmıştı. Hıçkırarak ağlıyordu.

Birinin Boran'ın burda olmadığını ona söylemesi gerekiyordu. Çünkü çok kötü haldeydi.

Ellerimi kulaklarımdan çekip yere tutunarak ayağa kalktım. Sarsak adımlarla onlara doğru yürüyüp bende yere oturdum, Ceren'in karşısına.

Ağlamaktan şişen gözleri bana çevirirdi. Kaşlarım çatıldı, "Niye ağlıyorsun ki? Hem Boran burda bile değil. Evde değil mi o?" Diye söylendim.

Rüzgar'ın ve Ceren'in aynı anda kaşları çatıldı. Ceren ağlamaya devam ediyordu. "Hem ağlama Boran kızar sana." Dedim fısıldayarak.

"Mitra, gel güzelim." Diye beni kaldırmaya çalışan Emre'ye zorluk çıkarmadan ayağa kalktım. Bakışlarımı Ceren ve onu tutan Rüzgar'dan alıp Emre'ye baktım. "Biz niye buradayız?" Diye yavaşça fısıldadım.

Bilmiyordum.

En son hatırladığım şey Boran'ın üstümdeki bedeniydi.

Daha sonra Boran nereye kayboldu bilmiyorum. Bir baktım hastanedeyim.

"Mitra gel biz bir doktora görünelim." Diyen Emre'yle kaşlarım daha da çatıldı.

Benim bir şeyim yoktu ki.

"Ben iyiyim. Bence Ceren'i götürelim doktora, baksana ağlıyor. Boran gelmeden eve gitse iyi olur." Dedim dümdüz sesimle.

"Açın yolu!" Diye bağıran doktorla hepimizin bakışları orayı buldu.

Sedyede bir adam bedeni vardı ve 3 hemşire,1 doktor koşarak sedyedeki adamı götürüyorlardı.

Tam 3 saniye.

3 saniye boyunca önümden geçip giden Boran'a baktım.

Sedyedeki adam Boran'dı.

"BORAN!" Diye bağıran Ceren'e baktım. Rüzgar onu tutmaya çalışıyordu, ağlayarak.

Müptelâ Where stories live. Discover now