İKİLEMLER

845 47 7
                                    

Şirketteki terasta oturmuş soğuk kahve içiyordum. Hakan'ın dedikleri aklımdan çıkmıyordu. Bir yandan da Ozan'a söyleyip söylememek arasındaydım. İstifa işini bir süre ertelemeliydim. Bu olayları Ozan'a söylersem eğer kesinlikle kavga çıkardı. Bunu asla ama asla istemiyordum. Ve ben bu şirkete aptallığım yüzünden girdim. Kendi yaptığım saçmalığın bedelini başkası çekmemeliydi. Kendim bir şekilde halletmek zorundaydım.
Ama nasıl?
O sırada Ozan aradı. Nedensizce ona söylemediğim için kendimi kötü hissediyordum. Telefonu açarsam açık verirdim. O yüzden açmadım. Bir daha kimse aramasın diye telefonu uçak moduna aldım. Ve Hakan'ın odasına doğru aşağı indim.
"Gülşah Hakan Bey nerde?"
"Odasında Esra Hanım."
"Sağol." dedim ve odasına girdim. Kapıyı sertçe kapattım.
"Bu ne sertlik kimin odasına geldiğine dikkat et!" dedi.
"Umrumda değil! Kolaysa kov hadi beni." dedim.
Ayağa kalkıp yanıma geldi.
"Bunlarla mı vazgeçtireceksin beni? Bu ucuz numaralarınla mı?" dedi saçımın bir tutamını arkaya atarken. "Değil kapıyı istersen şirketi yak kır dök. Yine de senden vazgeçmem." gittikçe yaklaşmaya kokumu içime çekmeye başladı. Kendisini hemen ittim.
"Bana bak! Benden de Ozan'dan da uzak duracaksın! Seni sevdiğim için değil Ozan için bu lanet şirketindeyim hala! Ve şunu da unutma.. Ben Ozan'a deliler gibi aşığım. O da bana. Bizi ayıramazsın. Bende değil şirket için isterse tüm dünyaya karşı olayım yine de Ozan'dan vazgeçmem." dedim parmağımla omzunu iterken.
Güldü.
"Esra..Esra..Esra... Çok safsın.. Çok. Ama sana bir şey söylemek istiyorum. Dava olayından vazgeçtim. Sana bir şey ispat edeceğim. Kanıtlarımla yapacağım bunu. Ozan sana aşık falan değil. Bunu sana ispatladığımda koşa koşa benden özür dileyeceksin ayaklarıma kapanacaksın ama çok geç olacak!" dedi.
"Elinizden geleni ardınıza koymayın Hakan Bey." dedim ve odadan çıktım.
Hallolmuştu işte. Bir şekilde kendim halletmiştim. Yalnız aklıma takılan şeyler de yok değildi. Ozan'ın bana aşık olduğuna yüz bir milyon emindim ama.. Ya Hakan'ın kanıtları varsa? Ya gerçekten beni sevmiyorsa. Hakan o kadar emin konuşuyordu ki. Aklımı karıştırmıştı. Ama sanırım bu konuyu Ozan'la konuşacağım. Ve bir an önce şirkete istifa dilekçemi vereceğim.

Şirket çıkış saati gelince eşyalarımı toplayıp şirketten çıktım. Bugün oldukça iş vardı mesaiye kalmak istemediğim için işi eve götürmeye karar verdim. Bir sürü yurtdışından gelen raporlar vardı. Onları inceleyip bir sunu haline getirmem gerekiyordu. Daha sonra onu elbette sunmam. Hakan dava açmayacağını söylese de sağı solu belli olmazdı. Belki de istifa dilekçemi verdiğim anda dava açardı. Belki de beni deniyordu. Kim bilir? O yüzden bir süre böyle olması daha iyiydi.
Çıkış kapısında taksi beklerken yanıma Hakan geldi.
"Nereye gidiyorsun elinde dosyalarla?"
"Evime gidiyorum. Orda halledeceğim."
"Olmaz." dedi.
"Neden?"
"Biz şirketteki işleri eve götürmeyiz. Ne olacağı belli olmaz. Götüremezsin." dedi.
"Ama nasıl halledeceğim bu kadar işi. Şirkette çalışmak istemiyorum. Mesaiye kalmak istemiyorum. Çok vaktimi alacak. Eve çok geç gideceğim."
dedim.
"Biliyorum ama yapacak bir şey yok. Yarın sunumun var." dedi.
Elim ayağım birbirine dolanmıştı. Acaba kalmalı mıydım? Hakan arkasını dönüp şirkete girerken yeniden hazırladığım istifa dilekçemi elime aldım. Sanırım zamanıydı. Umarım yanlış bir şey yapmıyorumdur. Kendimle çelişsemde gerçekten tek başıma Hakan'la şirkette kalmak istemiyorum. Aslında artık burda kalmak istemiyordum.
"Hakan!" dedim.
"Hakan Bey!" diye karşılık verdi.
"Alın." dedim istifa dilekçemi verirken. "Bana kanıtlarınızı gösterdiğiniz zaman geri döneceğim. Tabii varsa çünkü dediklerinize hiç inanmıyorum."
Geri döneceğimi söylenmiştim ama bunu yapmazdım ne olursa olsun. Sadece durumu yumuşatmak adına söylediğim bir şeydi.
"Tamam." dedi.
"Kendinize iyi bakın." dedim.
"Sende. Seninle çalışmak güzeldi." dedi.
Kolay pes etmişti. Beklemiyordum.
Yapmacık bir gülüş atıp taksiye bindim. Ozan'ın evine doğru yol aldım.

WELCOME HOME | EsZanWhere stories live. Discover now