YANILMIŞLIKLAR

1.3K 45 0
                                    

Şirketin çıkış yerine geldiğimde eve nasıl gideceğimi kestirmeye çalışıyordum. Gerçekten buraya hiç gelmemeliydim. Yanılmamışım. Ozan gerçekten hiç değişmemiş. Şöhrete kavuşan eski Ozan ile şimdiki arasında hiçbir fark yok. Belki biraz olsa eski gözlüklü Ozan'a dönüşmüştür diye gelmiştim ama yok. Buraya gelmem bir hataydı. Çok yanlıştı.
Çaresizliğimden ağlamaya başladım.
Kaldırıma oturdum. Başımı dizlerimin üzerine koyup olduğumda yerde küçüldüm. Ağlamak istiyordum sadece ağlamak. Lanet olsun! Gözyaşıma değmeyen biri için ağlıyordum. Lanet olsun! Galiba onu hala seviyorum.
Kendi kendime ağlayarak konuşurken omzumda bir el hissettim. Arkamı döndüğümde oldukça uzun ve sarışın bir çocuk bana gülümseyerek bakıyordu. "Sen kimsin ve neden burda ağlıyorsun?" dedi.
Ayağa kalkıp gözyaşlarımı sildim. "Ben..Ben evime nasıl gideceğimi bilmiyorum."
Durup ona bunları neden anlattığımı düşündüm. "Sana niye anlatıyorum şimdi ya!" diyip yanındam uzaklaştım.
Yürüken arkamdan konuştu.
"İstersen sana yardımcı olabilirim." hızlıca yürüyerek yanıma geldi.
"Seni evine bırakabilirim. Ha bu arada ben Çınar. Şirketin ortağının kardeşiyim." dedi.
Ozan'ın ortağı mı vardı?
"Ozan'ın ortağı mı var?" dedim hızlıca.
"Tanışıyorsunuz galiba." dedi gülerek.
"Ha yok. Yani yok. Neyse. Bana burda otobüs durağının nerde olduğunu söylemen yeterli."
"Bu saatte otobüs bulamazsın burda. Bulsan bile çok kalabalık olur almazlar seni. İstersen kendi arabamla bırakabilirim seni."
"Taksi?" dedim. Bütün kozları deniyordum.
"Takside bulamazsın maalesef. Çok yanlış zamanda gelmişsin. İstanbul'un en kalabalık saatleri bu saatler."
Doğru söylüyordu. Ben üniversitedeyken bu saatlerde çıktığımda 1-2 saat otobüs beklerdim eve gitmek için.
"Sana neden güvenmeliyim?" dedim.
"Belki de ruh hastası bir sapığımdır değil mi?" dedi gülerek.
Hep böyle gülüyor muydu acaba? Bir süreden sonra sinirimi bozmuştu.
"Belki de." diyebildim.
"Ülkemizde yaşanan olaylardan dolayı böyle düşünmen çok normal. Ama değilim. Sadece ağladığın için çaresizliğine çare bulmak için burdayım." dedi.
"Ağlayan kızlara karşı vurgun, onlara dayanamadığını mı gösteriyor Çınar Bey?"
"Biraz öyle sanırsam. Ağlayanı da ağlamayı de hiç sevmem."
Sanırım Çınar'ın arabasından başka çarem yoktu. Yoksa bu lanet şirkette sabahlayacaktım. Telefon desen, sizlere ömür. Tam takır kuru bakır. Şu an için kimseden yardım alacak şeyde de değildim.
"Peki öyleyse. Gidelim."
"Tamam. Buyrun şöyle."
"Teşekkürler."
"Rica ederim."
Arabaya bindiğimde camdan Ozan'ı gördüm. Öldürecekmiş gibi bakması dışında her şeyi normaldı. Tanrım benden bu kadar nefret ediyor olması çirkin kalbini ortaya koyuyordu sadece.
Onunla evli kalmak istemediğimi boşanmak istediğimi söylediğim andan beri benden nefret ediyor. İnsanlar neden kendisinde hiçbir suç aramaz olmuş? Nasıl bu kadar bencil olabiliyorlar?!
"Adresi söyleyecek misin? Ayrıca nereye bakıyorsun?"
"Hiç-hiçbir yere bakmıyorum." diyip kafamı çevirdim. Adresi söyledim.

Çınar 15dk içersinde beni evime bıraktı.
"Teşekkür ederim Çınar Bey."
"Çınar Bey?! Lütfen. Şirkette miyiz? Ha şirkette çalışmıyorsun ona rağmen Bey demen? Saçma."
Şirkette çalışmıyorum. Şirkette çalışıyorum. Tabi ya! Ozan'a vereceğim en büyük ders onu strese sokmak dibinden ayrılmamak olur! Bu sayede onu kendime tekrar aşık edeceğim.
"Çınar?"
"Efendim?"
"Şirketinizde pazarlamacı aranıyormuş doğru mu?"
"Evet? Sen pazarlamacı mısın?"
"Değilim, yani ama sayılır. Yani bilmiyorum. Uluslararası İlişkiler bölümünden mezunum. İngilizcem de var."
"Süpermiş, nerden mezunsun?"
"Hacettepe Üniversitesi."
Evet. Ozan'dan ayrıldıktan sonra aklımı başıma aldım ve sınavlara çalıştım. Benim için zor olsa da. Kazandım.
"Ooo, çok güzel. Yalnız.. Burdan önce nerede çalıştın?"
"Kütüphane görevlisiyim."
Güldü.
"Hacettepe'den mezunsun, İngilizcen var. Uluslararası İlişkiler bitirmişsin. Ve kütüphane de görevli misin?"
"Ya, o işler karışık. Ben iş bulamadım. Bilirsin ülke ekonomisini."
"Bilirim. O zaman şöyle. Sen şimdi eve gidip CV hazırlıyorsun. Ben ne yapıp edip seni işe alıcam."
"Ya gerçekten mi?" dedim boynuna sarılarak.
Yine güldü.
"Bende Hacettepe'de okudum. Seni asla yalnız bırakmam şaka mısın ya?"
"Ya Çınar. Çok sağol ya."
"Tamam hadi git eve hallet şu işi."
"Tamam. Hadi görüşürüz."
"Görüşürüz."

WELCOME HOME | EsZanWhere stories live. Discover now