YANLIŞLAR

1.4K 52 0
                                    

Şirketin giriş kapısına geldim. Güler yüzlü bir hanımefendi beni karşıladı.
"Merhaba Ozan Beye mi bakmıştınız dedi?"
Ne diyeceğimi bilemedim.
"Umm, Hayır. Ben şirkete bakmaya geldim."
"Anlamadım?"
"Yani bu şirkette çalışmak hayalimdi. Öyle bir bakmak için geldim." dedim.
Kadın garipseyen ifadeyle peki diyip gitti.
Ne diyebilirim ki? Eski kocama bakmaya geldim mi diyeyim?

"Vay vay vay Ozan'a bak sen..Neymiş böyle."
Teknoloji şirketi olduğunu giriş kapısından itibaren sizi karşılayan robotlar belli ediyordu. Tek bir bilgisayarla yapmıştı tüm bunları. Tabi o yaparken benim de eve bakmaktan canım çıkmıştı. Açlık, sefalet..
Şirketi biraz daha dolaştım. Karşıma bir grup çıktı. Hepsinin oku bir anda bana döndü. Bir tane esmer kız bana doğru yürüyerek, "Siz kimsiniz?" dedi.
Kartlığına baktığımda isminin Feraye olduğunu gördüm.
"Be-ben ııı, öyle.. Şirkete bakmaya geldim. Yani ben burda çalışmak istiyorum onun için."
"Anladım. biz de tam olarak bir pazarlamacı arıyorduk."
Sıçtık..
"İsminiz neydi?"
"Esra, Esra Erten."
"Esracım, böyle şirkete gelerek iş başvurusunda bulunmuyoruz. Kendine bir CV hazırlaman lazım. Daha sonra onu milenyumsoft.com a göndermen gerek. O şekilde elemeler olacak. Anladın mı?"
Bir an beni işe alırlar diye çok korkmuştum.
"Pe-Peki Feraye Hanım."
"Hadi. İyi günler."
Tabikide dediklerinin hiçbirini yapmayacaktım. Ben ve Ozan'ın şirketinde çalışmak.. Düşüncesi bile kötü.

Şirketin lavabosuna gidip saçımı düzelttim. En azından bana dönem okları bir nebze aza indirdim. Kıyafetim uygun olmayabilir ama bu kadar ötekileştirilmek canımı sıkmıştı.
Lavabodan çıktığımda karşımdan Ozan bir kadınla geçti. Hemen duvarın arkasına saklandım.
"Ucuz atlattın Esra. Ulan sen CEO değil misin ne işin var eleman katında? Uhhh." elimi kalbime götürdüm küt küt atıyordu.

"Taksi." dedim gözlerim kocaman açıkken. "Hayır, hayır,lütfen, hayır!!"
Şirketten hızla çıktım. "Taksi!Bekle gitme!" diye bağırdım. Taksi çoktan gitmişti. "İşte şimdi sıçtın Esra! Allah kahretsin!"
"Kahretmesin." diye bir ses duydum arkamdan. Döndüğümde gözlerim, ağzım benden bağımsızca açıldı.
Karşımdakini sindirmem zamanımı aldı.
"O-oz-ozan?"
"Esra?"
Kendimi düzelttim. Yüzüne bakamıyordum. Elimden tutup şirketin arka tarafına götürdü. "Ozan ne yapıyorsum?!"
"Gerekeni! Senin ne işin var burda ha? Ne işin var?"
"Ne demek ya! Bana böyle bağıramazsın!"
"Söyle o zaman! Ya seni görseler? Ya seni öğrenseler? Biterim ben farkında mısın?"
"Gördüler, hiçbir şey olmadı! Ben aptal mıyım? Beni tanıyorlar mı sanki? Önüme gelene geçmişi mi söylüyorum ben?! Seni bitirmek istesem çoktan gelirdim."
"Esra bir daha sakın buraya gelme! Neden geldin bilmiyorum ama bir daha sakın. Seni yakınımda uzağımda dahi görmek istemiyorum. Defol git hayatımdan da şirketimden de!" diyip yanımdan uzaklaştı.
Sinirden ağlamam tutmuştu. En nefret ettiğim şeydi bu. Siktir ya!
"Asıl sen defol git Ozan Korfalı! Bu laflarını sana çok pis yediricem!" diyebildim.
Ama ciddiydim. Kimse benden zengin diye bana bağıramaz, aşağılayamazdı. Ayrıca bir insan nasıl bu kadar aslını kolay unutabilirdi? Nereden geldiğini ne çabuk unutmuş! Ben olmasam o da yoktu, bu şirkette yoktu! Bana bu şekilde bağırmaya hakkı yoktu! Kimsenin yoktu.
"Ben de Esraysam.. Ben de Esraysam bu lafların altında kalmıyacağım. Kalmam."

WELCOME HOME | EsZanWhere stories live. Discover now