geçirdiğim en mutlu anlardan bir tanesiydi

1.1K 132 11
                                    

yazardan,

hyunjin saatlerdir oturduğu koltukta göz kapaklarıyla verdiği savaşı kaybetmek üzereydi. minho ve jisung durumu fark ettiklerinden tuvalete bile gidemiyorlar ve sürekli hyunjin ile konuşmaya çalışıyorlardı. hyunjin her şeyden bıkmış ve oldukça mutsuz gözüktüğünden, bir şeyler yapmaları gerektiklerinin farkındalardı. minho aklına gelen fikirle konuştu; "hyunjin, kalk bize gidelim. zaten benim çocuklara bakmam gerekiyor."

"ne? minho senin çocuğun mu var?"

hyunjin'in verdiği cevaptan beyninin uçmak üzere olduğu anlaşılıyordu. "evet, üç tane."

"iyi de benim karnımda dikiş izi yok? bunu bana nasıl yaptın, inanamıyorum."

"hyunjin dalga geçiyorum! suratıma bak, kendilerimden bahsediyorum."

rahatlamış bakışlarını minho'ya çevirdi hyunjin. "haa öyle desene, ben gelmem yalnız. senin kedilerin benden nefret ediyorlar, özellikle siyahlı öldürecek gibi bakıyor."

"seni seviyorlar, hadi gidelim."

"nereden biliyorsun?"

"kulağıma öyle söylediler."

hyunjin ikna olmuş gibi gözüküyordu. jisung ile vedalaşıp, minhoların evine doğru olan yolculuklarını başlatmışlardı. kısa süreli yolculukları sonucunda minho kapının kilidini açarken hyunjin emin olmak adına tekrar sordu. "minho, beni yemezler değil mi?"

kahve saçlı çocuk, sarışının sorusuna hafif bir kahkaha sunup sorusunu cevapladı. "hayır hyunjin. seni yemeyecekler."

içi rahatlasa da hala temkinli olan uzun saçlı, minho'nun arkasına iyice saklanıp etraftan gelebilecek saldırılardan korunmaya çalıştı. duyulan miyavlama sesinden sonra, minho yavaşça yere eğilip yanına gelen sarı ve beyaz tüylü kedisinin kafasını okşamaya başladı.

"sen ve doongie salona geçin, ben sana örtü getireyim ve üstümü değiştireyim."

"ben de geleyim mi? beni bu canavarla yan yana bırakmayacaksın değil mi?"

"birincisi, o bir canavar değil. ikincisi, üstümü değiştireceğim ama istersen yine de gelebilirsin."

minho'nun omzuna hafifçe vurduktan sonra yavaş adımlarla salona doğru ilerlemeye başladı sarışın. koltuğa oturduktan sonra yanına uzanan kediye yan göz ile bakmaya başladı.

"bana lütfen öyle bakma, bence iyi anlaşabiliriz ne dersin kedi?"

cevap olarak kediden hiçbir şey kazanamayan hyunjin pes etmedi ve kendilerini izleyen minho'dan habersiz tanışmak ister gibi elini uzattı.

"tamam, ilk öncelikle ben hyunjin. minho ve ben sevgiliyiz biliyor musun? onu çok seviyorum, o da beni seviyor. minho senin baban oluyor, o beni sevdiğine göre senin de sevmeni isteyecektir doongie."

bu sefer cevap olarak tüylerini yalayıp kendini temizlemeye başlayan doongie'yi kazanmıştı.

"yalanmayı bırakır ve patini kaldırır mısın? elim havada kaldı."

sonuç; hiçbir şey.

"teşekkür ederim, çok kibarsın."

hyunjin, içeri giren minho ile susma kararı almıştı çünkü sevgilisinin onun kafayı yediğini düşünmesini istemiyordu. minho biraz ilerleyip mama kaplarının başında yem doldururken, arkasından iki tatlı kedi -hyunjin'in baş düşmanları- gelmişti. doongie de duyduğu sesle anında yerinden fırlayıp, diğerlerine katılmıştı.

minho biraz onlarla ilgilenip sevgilisinin yanına tekrar döndü. hyunjin yanına oturan kahve saçlıya yanaşıp kulağına sessizce fısıldamaya başladı. "doongie ve ben arkadaş olduk. yani ben onunla oldum, o çok yüz vermiyor ama halledeceğiz."

nieves | hyunhoHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin