cicikuş

2.1K 238 136
                                    

hyunjin,

dünya üzerindeki en iğrenç dersinden çıkmış, kantine ilerliyorduk.

"kanka şimdi biz sevgili olduk ya, ne demem lazım?"

jisung yapıştırdı cevabı. "sevgilim."

"ya o çok klasik bi şeyler daha demem lazım ki etkilensin. hayatım mı desem? yok ya o ne amına koyayım evli barklı üç çocuklu çiftler gibi. güzelim desem, mahalle abisi olduğumu düşünebilir. zaten o da çok klasik, yardım et jisung."

senin derdini sikeyim.

"cicikuş."

"ne?"

"cicikuş de."

"nasıl yani?"

"ya mal mısın hiç anlamıyorsun bu işlerden. sen ona cicikuş diyeceksin o da mesajı alıp sana babacık diyecek. anladın mı? fantezili yani. hoşuna gider eminim." jisung changbin'i kandırmaya çalışıyordu. kahkaha atasım gelse de kendimi tuttum, changbin buna kanmaz herhalde?

"kanka düşer mi gerçekten? deneyeyim mi? hiç duymadım daha önce hem farklı olur."

yemin ederim ki ya çok saf ya da mal.

"dene kankam gör bak nasıl etkileniyor."

masaya doğru yaklaştığımız da biraz sonra olacaklardan kokuyordum, felix bizi görünce nazikçe elini salladı.

"selam."

"cicikuş."

"anlamadım?"

gülmemek için kendimi sıkıyordum, gulyabani minho'nun bakışlarıyla karşılaştığımda yüzümü tekrar eski düzlüğüne getirmiştim.

changbin jisung'un gülüşüyle sanırım aydınlanma yaşamıştı ki yok bir şey deyip gülüp geçmişti.

felix davet edince masaya birer sandalye çekip oturmuştuk. jisung telefonuyla ilgilenip meyve suyunu höpürdetiyordu, seungmin telefonuyla oynuyordu, changbin ve felix kendi halindeydi, minho hariç her yere baktığım için onun ne yaptığını bilmiyorum.

masaya minho'ların sınıfındaki yeonjun'un gelmesiyle sessizlik gitmiş ve konu konuyu açmıştı.

"haftaya sunum ödevi verecekmiş matematikçi, eşliymiş bi de beni sizin sınıftaki soobin ile eşleştirdi çok korkunç hiç anlaşamıyoruz."

"bize de mi aynı ödevi veriyor yani?" yeonjun ve changbin yakındı, bu yüzden genelde onlar sohbet ediyor biz de dinliyorduk.

"kanka öyle."

zilin çalmasıyla yerlerimizden kalkıp sınıfa adımlamaya başlamıştık. changbin felix ile vedalaştıktan sonra, jisung'u kovalamaya başlamıştı. 'cicikuş'un cezasını veriyordu.

ne yapalım mal olmasaymışsın changbin.

matematik dersinde yeonjun'un bahsettiği ödev konusu açılmıştı, hoca topuklu ayakkabılarıyla panonun oraya ilerleyip kağıdı astıktan sonra konuştu; "sizi c sınıfı ile eşleştirdim. bu kağıtta yazıyor eşleriniz."

göz ucuyla baktığımda en üstte changbin ve felix'in eş olduğunu, sonra da jisung'un chan isimli biriyle eşleştiğini görmüştüm ama ben yoktum. tekrar tekrar baktım ve ismim yazmıyordu. el kaldırıp konuştum.

"hocam, ben yokum bu listede?"

"sen kimdin?"

"hwang hyunjin."

elindeki farklı bir listeyle bakışıp sonra panonun yanına tekrar geldi bir yazı yazdı, sonra da gitti. "unutmuşum, artık var."

lee minho.

gördüğüm isim ile kan beynime doğru hücum ederken olacakları düşünmeye başladım. büyük ihtimalle ödevi yaparken ya ben onu çiğ çiğ yerdim ya da o beni döverdi. bi şekilde birimiz sağ çıkmazdı. ben daha göz göze gelince geriliyordum, nasıl yapacaktım gerçekten hiçbir fikrim yoktu. önümde oturan jisung kolumu patpatlayıp tebrik etmişti. sağol jisung.

bugün yeonjun konuyu açıp eşini söylediğine göre onların sınıfı daha önceden biliyordu. minho da biliyordu fakat hiçbir şey söylememişti, mimik bile oynamamıştı. belki de benden nefret etmiyordur?

dersin geri kalanında yaptığım tek şey bunu düşünmekti. ödevi, nasıl yapacağımızı, anlaşabilecek miydik? changbin sevgilisiyle eş olmuştu, çok şanslı puşt.

------
arkadaslar
atalarimiz der ki
klasikler fici kurtarir

bknz: atalariniz bn oluorum

bye

nieves | hyunhoHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin