Bölüm 7, Kısım 2

1.8K 212 66
                                    

  Simon hissettiği sıkıntı ve yorgunlukla gözlerini kırpıştırarak etrafına baktı. Slytherin’le beraber ortak İksir dersindelerdi.

  Slughorn sınıfın en önünde, derse hazırlanırken notlarını hızlı bir şekilde kontrol ediyordu. Adam oldukça garip biriydi. Değerli gördüğü öğrencileri ödül gibi toplama, ortalamanın üstünde olmayanları görmezden gelme gibi garip bir alışkanlığı vardı.

  Simon bu davranışı için Slughorn’dan nefret ediyordu. Çünkü hiçbir zaman onu etkileyememiş ve değerli saydığı öğrencilerin arasına girememişti.

  Bu nefretini yatıştıran en önemli şeylerden biri Nathan’ın da Slughorn’ın küçük kulübüne katılma hakkını elde edememiş olmasıydı. Bu da kardeşinin, Slytherin’de olmasına rağmen adamın gözüne girmeyi başaramamış olduğu anlamına geliyordu.

  Hayır, dedi zihninin gerisinden bir ses. Benim kardeşim değil. O benim kardeşim değil.

  Simon bu düşüncenin acımasızlığıyla kuşanmış olarak, gözleri Nathan’ın tanıdık figürünü arar bir şekilde Slytherin’lerin olduğu tarafa doğru baktı.

  Boş sırayı gördüğünde gözlerini kırpıştırdı.

  Simon, Nathan’ın arkadaşlarıyla yakın olmadığını biliyordu, özellikle o söylenti çıktıktan sonra. Ama... Daha önce hiçbir dersi de kaçırdığını görmemişti.

  Zihni neden gelmemiş olabileceğini düşünürken, oturduğu sırada dikleşti Simon.

  Önceki akşam Simon için muhteşem geçmişti. Nathan’ın komadan uyandıktan sonra geliştirdiği saçma özgüveninin bocaladığına bizzat şahit olmuştu. Diğeri bu kadar tiksintiye ve zorbalığa maruz kaldığı için şok olmuş gibi görünmüştü. Ve Simon bunun her bir anından zevk almıştı.

  Ama şimdi yaptığı şey...

  Geçmişte Nathan onu çok etkileyen bir zorbalık yaşasa sadece kendi içine kapanırdı, ama dersi atlamak? Bunu yapmazdı. Bu Nathan’ın yapmaktan hoşlanmadığı bir hareketti.

  Ortak salonda bir şey olmuş olabilir mi? Hafifçe kaşlarını çatarken düşündü. Büyük Salon’u terkettikten sonra ona bir şey yapmış olabilirler miydi?  Sabah kahvaltısı ve Nathan'ın akşam yemeğinden ayrıldığı zaman arasında saatler vardı. Herhangi bir şeyin başına gelmesi için yeterli bir zaman dilimiydi. Şimdi kahvaltıya gelmediğini de düşününce...

  Simon kızgın bir şekilde başını salladı ve gözlerini kaçırdı. Onu düşünmeyi bırak. O artık benim problemim değil. Eğer ona bir şey olduysa, bu beni neden alakadar etsin ki? Nathan hamam böceği gibi zaten. Başına ne gelirse gelsin geri dönmenin bir yolunu buluyor.

  Ama ne kadar denese de, Simon gözlerini odanın öbür tarafına bakmaktan alıkoyamıyordu. Bir şey olup olmadığını anlayabilmek için diğer Slytherin’lerin davranışlarını gözlemlemeye başladı.

  Sadece Lestrange, eksik olan sınıf arkadaşının varlığından haberdar gibiydi. Uzun boylu genç ara sıra arkasındaki boş sıraya bakıyordu. Her baktığında gözlerindeki karanlık parıltı daha da derinleşiyor, öfkelenmeye bir adım uzaklıkta gibi görünüyordu.

  Simon, onun bu ifadesini gördüğünde yüzünü buruşturmadan edememişti. Ona göre Lestrange, tam anlamıyla ürkütücü birisiydi. Lestrange’ı tam anlamıyla kontrol altında tutabilen tek kişi Orion Black’ti ve herkes o çocuğun birkaç tahtasının eksik olduğunu bilirdi.

  Simon, uzun genç baktığını anlamasın diye gözlerini hemen başka bir yere çevirdi, Lestrange’ın önünde oturan kişiye.

  Tom Riddle, bu odadaki herkesten daha ilginçti. 

  Safkan olmamasına rağmen, Simon bu gence karşı hayranlık beslediğini kabul ediyordu. Riddle, ilk bakışta - eğer önceden bilmiyorsanız - safkan olup olmadığını anlayamayacağınız tipte bir insandı. 

  Riddle'da inanılmaz derecede güçlü, dikkat çeken bir şeyler vardı. Bakışlarını çevirdiği kişiyi büyüleyen bir şeyler...

  Nathan’ın, Riddle ve Orion’un arkadaş çevresinde oturduğunu görmek ilk başta onu rahatsız etmişti. Kardeşi onların yanında oturmak için pek de layık sayılmazdı.

  Ancak Carrow’un tam zamanında duruma dahil olması, Simon’ı bu düşünceden uzaklaştırmıştı.

  “Şimdi, lütfen bütün sınıf dikkatini buraya versin.”

  Simon, gözlüklerini takmış yoklama listesini okuyan Slughorn’a döndü.

  Adam gereksiz bir yavaşlıkla, tüm isimlerin üstünde dura dura ilerliyordu.

  “Nathan Ciro?”

  Hiç kimse konuşmadı.

  Simon dudağını dişleyerek Slytherin tarafına bir bakış attı.

  “Bay Ciro?” Slughorn bakışlarını önündeki kağıttan kaldırdığında, Nathan'ı bulmak için odayı aramak yerine direkt olarak Riddle’a bakmıştı.

  Profesörün bakışlarının hedefi olan genç gülümsedi. “Korkarım Nathan bu sabah pek iyi hissetmiyordu profesör.”

  Slughorn başını salladı, “Ah, tamam o zaman. Teşekkürler Tom. Dersten sonra aranızdan biri, Bay Ciro’ya bugünkü ödevi söylediğinden emin olsun.”

  Slughorn her zamanki gibi ihmalkar davranmıştı. Ödevi Nathan’a söylemesi için direkt birini görevlendirmek yerine, aralarından birinin yapacağını varsaymıştı.

  Slytherin’lerin hepsi itaatkar bir şekilde kabul ettiğinde, Simon içlerinden bir tanesinin bile haber vermeyeceğinden neredeyse emindi.

  “Simon Ciro?”

  “Buradayım efendim.”

  Simon gözlerini başka bir yere yönlendirmek üzereyken çok garip bir şey meydana geldi.

  Sınıfın dikkati tekrardan Slughorn’ a döner dönmez, Riddle arkasını dönmüş ve Lestrange’a bir bakış atmıştı. Lestrange başını olumsuz anlamda iki yana sallayıncaya kadar bu kısa bakışmaları devam etmişti.

  Riddle hafifçe kaşlarını çatmış, bakışları boş arka sıraya kaydığında gözlerini belli belirsiz kısmıştı.

  Riddle başını tekrardan öne çevirmeden önce bir anlığına yüzünü irrite olmuş bir ifade kapladı.

  Simon bu hareketini anında yakalamıştı. Demek ki Riddle Nathan’ın iyiliği için yalan söylemişti. Ve eğer Simon bu bakışı doğru yorumladıysa, ne Riddle ne de Lestrange Nathan’ın nereye kaybolduğunu bilmiyordu.

  İlginç. Ama Riddle Nathan’dan nefret ediyor. Niye ona yardımcı olacak bir şey yapsın ki?

  Slughorn nihayet yoklamayı bitirdiğinde, Simon tekrardan bütün odağını tahtaya yönlendirdi. Profesör onlara bugün hangi iksiri yapacaklarını anlatırken, kısmen de olsa dinlemeye başlamıştı.

  Tatsız bir ifadeyle yüzünü ekşitti. Simon Çok Özlü İksir’den nefret ediyordu.

  “Çok Özlü İksir yapımı oldukça karmaşık ve uzun süren bir iksir olduğu için uygulama olarak, tabi ki, sorumlu tutulmayacaksınız.” Slughorn kibar bir kıkırdamayla açıkladı. “Ama yine de, bu ileri derecede zor iksirin nasıl yapıldığını ve çalışma mekanizmasını öğrenmenin hiçbir zararı olmaz." 

  Adam tahtaya dönerek yazmaya başladı. “Kitaplarınızda 42. Sayfayı açarsanız, Çok Özlü İksir’in etkileri hakkında bir paragraf göreceksiniz.”

  Simon ders kitabını açtı ve zihninin gerilerindeki ısrarcı yankılanmayı duymazdan gelerek okumaya başladı.

Sen Bana Aitsin (Ben de Sana) - Harry Potter/Tom RiddleWhere stories live. Discover now