Bölüm 4, Kısım 3

1.9K 231 163
                                    

  Harry parmaklarının etrafına doladığı gümüş ve yeşil renkli kravatla oynadı, pürüzsüz kumaş teninde kolayca akıp gidiyordu.

  “Kesin olarak emin misin?” Cynthia yüzüncü kes sordu. Harry’nin zihni ilk fırsatta kütüphaneye gitme planlarıyla o kadar meşguldü ki, onaylarken kadının yüzüne bile bakmamıştı.

  “Nathan, bunu yapmak zorunda olmadığını biliyorsun. Hazır oluncaya kadar bir yıl daha bekleyebilirsin.”

  “Böylesi daha iyi.” Harry nötr bir şekilde konuştu. Gözleri Hogwarts’ın şu anki müdürü olan Armando Dippet ve İksir profesörü Horace Slughorn’la alçak bir sesle konuşan Benedict’i izliyordu. Profesör Slughorn’u yeniden görmek Harry’de şok etkisi yaratmıştı, niye şoka girdiğini de bilmiyordu gerçi.

  Belki de İksir profesörü çok genç göründüğü içindi. Şu anki Slughorn’un gözlerinde korku veya pişmanlığın izlerinden eser bile yoktu. Aralarında geçen ciddi sohbete rağmen neşeli bir havası olan gözleri ışıl ışıl ve heyecanlı bakıyordu.

  Harry ellerini saçlarının arasından geçirdiğinde, Cynthia’nın anında düzeltmeye çalışma girişimlerine sinirlenmemeye çalıştı. Saçlarındaki elleri itmek istemesine rağmen kendini tutmak için bayağı çaba harcaması gerekmişti. İçinde bir kısım, dakikalar içinde Cynthia’dan uzaklaşacağı için oldukça memnundu.

  Korkunç bir düşünceydi, Cythia’nın boğucu ilgisi sonunda Harry’nin canına tak etmişti. Tamamen rahat olmadığı insanların ona dokunması ve ilgilerini kabul etme konusunda Harry hiçbir zaman başarılı olamamıştı.

  Baş parmağının tepesini ısırırken ayaklarını ileri geri sallamaya başladı. Üç adamın konuşmasının uzadığını görmek, Harry’i birazcık germeye başlamıştı.

  Cynthia, azarlar bir şekilde bakarak kibarca Harry’nin elini ağzından uzaklaştırdı.

  Tanrım, bi dur be kadın.

  “Nathan, Cynthia.”

  Harry boynunu çevirdiğinde üçünün de kendisini izlediğini gördü. Benedict yaklaşmaları için el salladığında, Harry kendisini Cynthia’nın ellerinden kurtardı ve aceleyle onların bulunduğu tarafa doğru yürüdü.

  “Bay Ciro, sizi yeniden aramızda görmek çok güzel,” dedi Dippet, bunların hiçbiri gerçekleşmeden önce Nathan’ın kim olduğu hakkında bir şey bilmediğinin izlerini taşıyan bir ses tonuyla. Ses tonu uzak hissettirmesine rağmen kibardı. Dumbledore’un sıcaklığından eser dahi taşımıyordu.

  “Teşekkür ederim efendim.” Bu müdürün iyi olup olmadığına dair hiçbir bilgisi olmamasına rağmen saygılı bir şekilde cevapladı. “Geri dönmek iyi hissettiriyor.”

  Dippet ona tatlı tatlı gülümsediğinde, Slughorn ise coşkulu bir şekilde Harry’nin elini sıkmak için önüne atılmıştı. “Hoşgeldin Nathan, hoşgeldin. Yokluğunda Slytherin aynı değildi desem, yalan söylemiş olmam sanırım.”

  Harry, Nathan’ın Slughorn’un radarına girebilecek kadar ilgi çekici olup olmadığını merak ederek tek kaşını kaldırdı. Nedense tam olarak öyle olmadığına emindi. Hali hazırda öğrendiklerinden, Nathan’ın ödev yapma konusunda ortalamanın birazcık üzerinde olduğu çıkarımını yapabilmişti.

  Ancak Slughorn en değerli mücevherleri tercih ederdi.

  “Eminim öyle olmuştur,” dedi Harry. Ellerini terli tutuştan kurtarmak için çekerken Nathan’ın ebeveynlerine baktı.

  Benedict hafifçe omzuna vurmuş, Cynthia da – gözlerinde yaşlarla – kollarında morluklar bırakacak kadar sıkı bir şekilde sarılmıştı.

Sen Bana Aitsin (Ben de Sana) - Harry Potter/Tom RiddleWhere stories live. Discover now